M. Emin Turhallı yazdı: Doğanın alternatifi yok

Sanayi, teknoloji bize rahatlık kolaylık verdi diyenler.

Bununla beraber, hava kirliliğini üretti, buz dağlarını eritti, hava akınını çoğalttı hortum, kasırga, sel gibi felâketleri çoğalttı.

Tatlı sutükeniyor, doğal göller bir bir kuruyor. Yer yüzündeki tatlı su yani içebildiğimiz sumiktarı yüzde 3.Dağlara kar yağmasa mevcut tatlı  suyu da kaybederiz. HES’ler burada en büyük etken.

Atmosfer sera gazı partikül sayısını 280’den 400’e çıkardı; dünyanın ateşini  yükselti. Dünya iklim krizinin etkilerini yaşıyor.

Doğanın  eli ile yapılan yiyecekler tükeniyor. Kuraklık her geçen  gün  artıyor. Atmosfer, Hidrosfer, Krıstofer, Biyosfer,  Litosfer,hepsi tehlike  altında.

Bir Kızılderili insanın ata sözünü hatırlatıyorbize; Son ağaç kuruduğunda son balık öldüğünde, son nehir kuruduğunda paranın  yenemeyeceğini anlayacaksın.

Paranın para etmediği  günleri yaşıyoruz.

Sular kirli, hava kirli, yer beton, insanlar iki arda bir derede kalmış duruma doğru  ilerliyor.

Unutmayalım doğamız canlı bir organizma kadar canlı bir varlıktır. Ona yapacağımız her kötülük kendimize yapmış oluyoruz.

Doğadaki temel varlıkları ağaç, dağ, toprak, su gibi varlıklara zarar getirmek, kendimize ve doğa ya zarardır. Başka yol yok diyenlere elbette bir yolu vardır ve daha kolaydır.

NASA da çalışan James Lovekock, “Dünya yaşayan canlı birorganizmadır. Karalar onun kemikleri, atmosfer onun solunum sistemi. Okyanuslar nehirler onun dolaşım sistemi. Üzerinde yaşayan canlılar sinir sistemidir” diyor.

Dünyanın ateşi yükselmiş. Partikül sayısı 400.  Dolaşım sistemi tahrip olmuş. Denizler musilajla dolmuş. Irmakların, nehirlerin denizle bağlantısı kesildi. Kemikler kırılmış; Dağlar, fosil, yakıt, mermer taşı, mucur, beton adı altında tahrip ediliyor. Solunum sistemi nefes alamaz duruma gelmiş, egzoz fabrika dumanları fosil yakıtlar nefes almasını önünü kesmiş. Durum bu.

Bir de sözde kanunla korunmuş hakkımıza bakalım.

Anayasanın 56. Maddesi. : Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.

Kısacası, sanayinin alternatifi var. Doğanın alternatifi yok maalesef!

Yazının sonuna Sarım Havzası için çekilen bir belgeselin linkini sizinle paylaşıyorum. Şimdiden iyi seyirler. Emeği geçen her kese teşekkür ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Emin Turhallı Arşivi