İslam Birliği ve Cemaleddin Afgani – III

Efgānî henüz hayatta iken, hatta gençlik döneminde dinsizlik ve sapıklıkla itham edildiği gibi vefatından sonra da benzer ithamlar Nebhânî, Mustafa Sabri, ElieKedourie, Nikki R. Keddie gibi Doğulu ve Batılı müellifler tarafından devam ettirilmiştir. Ancak bu yazarlardan hiçbiri, uzak yorumlar ve zayıf ihtimaller dışında iddialarını belgeleyecek bir delile sahip olamamıştır

***

Hem İkbal ve Akif tarafından takdir edilmiştir. Ancak kurnaz ve kendi kişiliğini gizlemeyi bilen Afgani, İran’da doğduğu halde “Afgani” diye ünlenmiş ve uyuyan Doğuda farkındalık sesini yükselten bir kişi olarak tanınmıştı hep. Çünkü Müslümanların yaşadığı topraklarda ateşlemediği veya körüklemediği toplumsal bir eğilim, örneğin Modernizm, Milliyetçilik, Panislamizm gibi hemen hemen hiç bir hareket yok gibiydi. Onun düşüncesinin izini taşımayan bir siyaset alanı da yoktu. Antiemperyalizm, eğitim, gazetecilik ve reform gibi... Şia mezhebine mensup olmasına ve sonradan Mason locasına kayıtlı olmasına rağmen, Sünni akranlarından daha erken reform ve değişimden söz etmiş ve kendisini koyu bir Sünni olarak ilan etmişti. Afganistan’dan İran’a, Hidistan’dan Mısır’a, Batıya ve İstanbul dahil olmak üzere gitmediği ve gezmediği ülke kalmamıştı. Kendisi, kişiliği ve hayatıyla ilgili yanlış anlamalarla ilgili şekillenen algıyı, alaylı ve mizahi bir üslupla dile getirmekten çekinmez:

“İngilizler, benim Rus olduğuma inanır.

Müslümanlar, benim Mecusi olduğuma kanidir.

Sünniler, benim şii olduğumu bilir.

Şiiler ise, benim Ali’nin düşmanı sanır.

Dört mezhepten bazı arkadaşlar benim bir Vahhabi olduğuma inandı.

Bazı erdemli Babiler, benim Babi olduğumu zanetti.

Muvahhitler, benim Materyalist olduğumu sandı.

Ve sofular, takvadan yoksun bir münkir olduğumu,

Okumuşlar, bilgisiz, cahil biri sandı.

İnanalar, beni inançsız bir günahkâr sandı.

Ne inançsızlar beni kendilerine çağırır,

Ne Müslümanlar, beni kendilerinden kabul eder.

Camiden kovuldum ve Tapınaktan çıkarıldım

Kime tabi olacağımı ve kiminle savaşacağıma şaşırdım.

Birini red etmek dostları diğerlerine karşı sertleştirir

Benim için bir grubun pençesinden kaçmanın yolu yoktur.

Benim için diğer grupla savaşmaktan başka çare yoktur.

Kabil’de Bala Hisar’da mukim, ellerim bağlı, dizlerim kırık

Görmek istiyorum esrarengiz perdenin bana ne göstereceğini ve bu hain çarh-i feleğin bana hangi kaderi sakladığını.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sakir Diclehan Arşivi