Cevat Korkmaz yazdı: Diyarbakır; Kültür turizmine dair öneriler

[caption id="attachment_109843" align="alignnone" width="800"] Fotoğraf - Gülten Yıldız[/caption]

Diyarbakır, kültür turizminin seçkin bir adresi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Hafta sonları otel ve restorantlarda doluluk oranı yüzde yüze ulaşıyormuş. Güzel haberler bunlar. Sosyal medyayı etkin kullanan gençlerin tanıtım çabaları çok kıymetli. Kadim şehrin tozunu silkelediler. Günışığına çıkan tarih hazinesine yapılan zulmü de görmüş olduk böylece.

Eksik kalanlar var mı? Var elbette. Naçizane tavsiyelerim var:

  1. Sülüklü han dışında, suriçindeki kafe, restorant gibi mekanlarda alkol satılmıyormuş; Bu tercih mi, mecburiyet mi bilmek istiyorum. Diyarbekir’e karşı çoğalan ilgiyle örtüşmüyor çünkü.
  2. Diyarbekir’in simgelerinden biri olan on gözlü köprüye giden yol neden yapılmıyor?
  3. İçkale turizme aktif olarak katılacak mı?
  4. Asıl adı Mahabat olan caddeye 75 isminin bir itibar suikastı olduğunu düşünüyorum. Bu ucube ismin kadim kente yakışmadığını bir kez daha hatırlatmak isterim.

Keşke Dicle’de gondol ya da kelek tarzı su araçlarıyla geziler de yapılabilse. Görseli mükemmel olurdu.

Konuyu sosyal medya hesabımdan gündeme getirdim. Benim ara başlıklarla verdiğim önerilere arkadaşlarım farklı tepkiler verdi; bir nevi beyin fırtınası. Bunlardan biri sevgili Mehmet Aslan’dan;

‘Ekolojik hassasiyetler gözardı edilmemeli’

Bu hakikaten önemli bir mesele. Ticaret odasında olduğum dönemlerde biz de (Diyarbakır TSO) Dicle Vadisi projesi için çok uğraştık. Burada çok ilginç bir ikilem var.  Dicle Vadisi projesinin gerçek sahibi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi. Bu konuda proje yarışması yaptı, finansmanla ilgili girişimlerde bulundu ancak daha sonra sessizce projeden geri çekildi. Sözünü ettiğin "gondol" meselesi Diyarbakır'ın bir anlamda özüdür. Eski, dönemde Diyarbakır'dan keleklerle (sal) Musul-Bağdat-Basra'ya gidilirmiş. Fransız seyyah Dupre'nin bu güzergahtaki kelek seyahatini kitaplaştırmıştır. Ben de çocukken Dicle kıyısında keleklerin odun taşımak için kullanıldığını görmüştüm. Bunu anlatmamın sebebi; Dicle'nin aslında doğal halinin böyle olduğunu anlatmak için. Durum böyleyken, iyiniyetli ama ne yazık ki çok bilinçli olmayan itirazlarla, Dicle'nin ekolojik dengesinin bozulacağına ilişkin kaygılar, projenin belediye tarafından sahiplenilmesini engellemiş oldu. Ticaret odasının misafiri olarak Diyarbakır'a gelen yabancı misafirleri en heyecanlandıran şey Tigris'i (Dicle) görmekti; ancak Dicle'yi gördükten sonra herbirinin yüzünde aynı hayal kırıklığı oluşurdu. Bir anlamda; "medeniyetler kuran, Mezopotamya’yı besleyen, kutsal kitaplarda adı geçen ve cennet bahçesi Aden'de akan nehir bu mu" gibi bir hayal kırıklığı oluşurdu. Dicle Vadisi projesinde Dicle nehrinin, akış yönünde bir bent ile su seviyesinin yükseltilmesi de planlanmıştı. Bu konuda, ekolojik kaygılardan kaynaklı direnç, suyun tutulmasını bir anlamda gündemden çıkardı. Bugün Dicle, özellikle de yazın kurumaya yüz tutmuş bir dereye dönüşüyor. Dicle nehri bundan çok daha fazlasıdır. Ekolojik hassasiyetle çoğu zaman doğru kaygılara dayanır ve saygıya değerdir ama Dicle konusundaki ekolojik kaygılar doğru değil. projeyi bilen biri olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Diken: On Gözlü’ye giden yol bazalt taşla döşenmeli

Yazdıklarıma bir karşılık da sevgili Şeyhmus Diken’den;

Alkollü İçki meselesi bir tercih tabii ki. Veren yerlerde var. Vermeyen yerlerde...

-Ongözlü köprüye giden yolun Dağkapı Meydanından başlayarak Suriçi Gazi caddesini boydan boya takip ederek Mardinkapıdan çıktıktan sonra köprüye kadar eski sokaklarımızda olduğu gibi bazalt taşla döşenmesini Büyükşehir Belediyesinde danışman olarak çalıştığım dönemde önermiştim. Kabul görmedi. Yeniden gündeme getirilebilir. Çok da iyi olur.

Bilmeyenler için bu kadim yol güzergahının eski Roma yolunun bir parçası olduğu ve Zerzevan kalesine kadar uzandığı unutulmamalı.

İçkale, İslami inanç turizmi eksenli bir konsept oldu

- İçkale turizme katıldı, İslami inanç turizmi eksenli bir konsept oldu.

Valilik kabul mekanının orada olması yanlış değil. Çünkü kentin idari yapılanmasının en eskiden bu yana hep orda olduğu bir realite ve tarihi kayıtlarda var. Keşke Büyükşehir Belediyesinin de kabul-protokol makam mekanı orada olsa, şehre dışarıdan gelen konuklarını, şehrin belediye başkanı tıpkı valisi gibi orda ağırlasa.

Bu konseptlerin dışında İçkale’de Amida Höyük kazıları üçüncü yılına girdi ve kentin bilinen en eski yerleşke tarihi değişti. Milattan önce 6100 yılına dayandı. Yani 8100 önce de İçkale’de adı Amida Höyük olarak telaffuz edilen bölgede yerleşik yaşam bulguları ortaya çıktı. Kazı çalışmaları biraz daha boyutlandıkça Amida Höyük ve çevresi tıpkı Zerzevan kalesi ve Mithras tapınağı şehir yerleşkesi gibi özel ilgiye mazhar olacak.

Mahabat adı da başka bir yere verilsin

- Büyükşehir Belediyesi meclisince (kayyum öncesi) adı Mahabat Bulvarı olarak konulan ama halk arasında caddenin genişliği nedeniyle Hewlêr (Erbil)’deki gibi metrajla anılan bir upuzun cadde oldu. Marka kafe ve mekânların tercihli caddesi. Kendi adıma tercih ettiğim bir bölge değil, çünkü bana göre orası Diyarbakır değil! Ama kabul etmek gerekir ki, şehir hayli büyüdü ve metropol bir şehir. Dolayısıyla bu bölgenin de hitap ettiği “türedi” bir orta ve ortanın üstü tabaka var. Onlar için sanırım Mahabad ismi sadece bir tabeladan ibaret ve 75 daha çok onlarla örtüşüyor. Bence Mahabat ismine layık değil o cadde. Telaffuz edildiği gibi 75 olarak kalsın.

‘Amide Höyük turizm teşhir alanı olabilir’

Arkeolojik kazı çalışmaları yapılan alanı bir kaç kez kazı başkanı İrfan Yıldız hoca rehberliğinde gezip görüp kendisinden dinledim. Çok çok önemli bulgular var. Zaman zaman hoca açıklamalar da yapıyor. Anladığım kadarıyla Amida Höyük kazı alanı belli bir olgunluğa erişince tıpkı göbeklitepe gibi turizm teşhir alanı haline dönüşebilir. Kentin dinamikleri bunun farkında. Şehirde böyle bir duyarlılık var, bu da umut verici...

Bu ve benzer konular üzerine saatlerce konuşup yazabiliriz, biliyorsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevat Korkmaz Arşivi