Mehmet Aslan Yazdı: Gülistan Doku; Bir Cinayetin İttifakı 1

Cümlenin en başından;

  • Gülistan Doku’nun bir cinayete kurban gittiğini,
  • cinayet failinin Zeinal Abakarov olduğunu,
  • cinayetin en önemli aktörünün Engin Yücer olduğunu ve
  • devletin güvenlik bürokrasisinin bu bilgilere vakıf olduğunu söylemek mümkün.

Kanıtlanmamış olan her iddianın olasılık düzeyinde olduğunu biliyorum; ancak yazacaklarımın olasılık ötesine geçen varsayımlar olduğunu da biliyorum. Gülistan Doku olayını başından beri yakından ve önyargısız takip etmeye çalıştım. Bu olayın netliğinin sadece benim için değil, en başta Süleyman Soylu olmak üzere devletin güvenlik bürokrasisi için de geçerli olduğunu düşünüyorum.

Gülistan Doku olayı, faili malum bir cinayet hikayesidir. Asıl sorulması gereken, failinin devlet kademesi dahil herkesçe malum olduğu cinayeti kilitleyen unsurların neler olduğudur?

Cinayeti kilitleyen yegane şey, arka planda oluşan ittifak yapısıdır.

Arka planda oluşan ittifak iradi midir?

Buna açıkça “hayır” diyebilirim.

Ortada kurgulanmış veya iradi olarak oluşmuş bir ittifak yok; ancak devletin bu tip olaylardaki refleksi, davranışsal bir “kutsal ittifak” oluşmasına yol açıyor ve yuvarlanan kartopu gibi kendini çoğaltarak ilerliyor.

Güvenlik bürokrasisi bu olayı çözmek istiyor mu?

Bu soruya, bugünkü koşullar ve geldiğimiz nokta itibarıyla tereddütsüz “evet” diyebilirim.

Çözme iradesi varsa, geride bıraktığımız 2,5 yıl boyunca neden bu irade somut olarak ortaya çıkmadı?

Bu soruya vereceğimiz yanıt, tam anlamıyla devlet refleksinin nasıl işlediğini anlamamızı sağlıyor. Gülistan Doku cinayetinde polisin “meslektaş dayanışması” ile başlayan ittifakı, her aşamada cinayetin üzerine yeni bir kilit eklenmesine yol açarken, eklenen her yeni kilit, cinayet ittifakının genişlemesine, genişleyen ittifak da direncin artmasına katkı sağlıyor.

Cinayetin üzerine çokça kilit atılmasının birinci sorumlusunun Zeinal’ın polis olan üvey babası Engin Yücer olduğu anlaşılıyor. Önemli bir diğer detay da cinayetin tek başına Zeinal Abakarov tarafından işlenip işlenmediğidir. Delillere ve olay yerine ilişkin bilgilere ulaşılmasına yönelik, her adımda karşılaşılan engeller, cinayet tarihinde 24 yaşında olan lise mezunu Zeinal’ın deneyimlerinin ötesinde görünüyor. Bu durumda “Üvey baba, bir fiil olayın içerisinde mi” sorusu da oldukça önemli.

Cinayetin üzerine atılan kilitler ve bunun suda haleler gibi yayılarak geniş bir kesimi bir anlamda suç ortağı yapmasının arka planına ilişkin birkaç hatırlatma yaparsak;
  • Cinayetin bir gün öncesi 4 Ocak 2020 tarihi akşam 8 civarlarında polise; “Bir adam genç bir kızı zorla aracına bindirmeye çalışıyor” diye bir ihbar geliyor. Olay yerine kısa sürede akrep tipi bir zırhlı araçla 4 polis intikal ediyor. Polisler Zeinal’ın üvey babası Engin Yücer’in mesai arkadaşları… Başta belirttiğim “meslektaş dayanışması” refleksiyle hemen Engin Yücer aranıyor.
  • Engin Yücer’in olaya dahil olmasıyla “cinayet ittifakının” süreç yönetimi başlamış oluyor. Bu tip mesai dışı olaylarda kural olarak nöbetçi savcının bilgilendirilmesi gerekiyor. Polisler böyle bir bilgilendirme yapmadan ve muhtemelen sonradan imzaları tamamlanacak şekilde “şikayetçi olan taraf yok” diye duruma uygun bir tutanak düzenliyorlar. Bir gün sonra cinayet gerçekleştiğinden tutanaktaki Gülistan Doku isminin altındaki imza kısmı boş kalıyor.
  • Akrep tipi zırhlı araçlarda bu tip durumlarda otomatik olarak hem görüntü, hem de ses kaydı yapılmasına rağmen bu kayıtlara ulaşılamıyor.
  • Suç ittifakını oluşturan bir diğer husus, Engin Yücer’in görev yaptığı Tunceli Emniyet Müdürlüğünün, Gülistan’ın öldürüldüğü 5 Ocak 2020 öğlen saat 12.25’de “köprüden düşen bir nesne var” diye tutanak tutması. Aynı gün öğlenden sonra saat 16.41’de Gülistan’ın telefonundan son kez sinyal alınıyor. Tunceli Emniyeti 12.25’de “Köprüden düşen nesne” diye tutanak tutunca savcılık hem yönlendirilmiş, hem de manipüle edilmiş oluyor. Nitekim bu tutanak üzerine savcılık Gülistan’ın kayıp ihbarından sonra bu tutanağın yönlendirdiği şekilde incelemelerini köprüyle (Dinar Köprüsü) ve 11.00 ile 13.00 arasıyla sınırlandırıyor. Buradaki en önemli zaaf, “köprüden düşen nesne” bilgisinin kaynağının belli olmaması. Bir ihbara mı, yoksa tesadüfen köprüyü gören kamera kayıtlarına mı dayandığı açıklanmış değil. Bu bilgi ihbara dayalıysa, o zaman ihbarın kaynağının mutlaka ifşa edilmesi gerekir. Köprü meselesine ilişkin çok önemli bir diğer detay, Ulusal Kriminal Büro tarafından görüntüler üzerinde yapılan incelemede, Tunceli Emniyet Müdürlüğü’nün tutanağındaki köprüden düşme meselesinin gerçek olmadığının ve suda sadece görüntü kaymasına bağlı piksel dalgalarının oluştuğunun söylenmesidir.
  • Ağustos 2020 başlarında Ulusal Kriminal Büronun raporunu sunmasının üzerinden geçen 8 ay boyunca, olayın daha çok bir intihar vakası çerçevesinde incelendiği, birçok kişi ve kurumun filmleri aratmayacak şekilde manipüle edildiği anlaşılıyor. Bütün bu kurgular, ayarlamalar, ince işçiliklerin sağladığı en önemli şey delillerin karartılmasına olanak sağlayacak zamanın yaratılmasıdır.

Gülistan Doku cinayetini  intihar olarak kurgulayan arka plan bilgisi oldukça ilginç. Tunceli Emniyet Müdürlüğü’nde rütbesiz polis olan Engin Yücer’in bütün bu kurguyu yönetebilmesi mümkün değil ama yaptığım araştırmadan da Yücer’in son derece becerikli olduğunu görebiliyorum.

Cinayetle yüzleşme yakındır

Bu profili inceleyince aklıma Matt Damon’un “Yetenekli Bay Ripley” filmi geldi. Damon bütün becerisine, kurgusal yeteneğine ve süreç yönetimi becerisine rağmen işlediği cinayetle nihayetinde yüzleşmek zorunda kalmıştı. Bay Yücer de oldukça becerikli; ancak bu cinayetle yüzleşmesi yakındır. Öncelikle aileyle ilgili tam bir internet temizliği yaptığı anlaşılıyor. Kendi başına mı, teknik destek alarak mı yaptığını bilmiyorum ama ortaya çıkan işçilik oldukça iyi. Yücer ailesine yönelik sosyal medyada ve internette oldukça kapsamlı bir temizlik yapılmış. Engin Yücer’in Alanya’da görev yaparken aldığı “ayın polisleri başarı ödülü” törenindeki toplu fotoğrafı ve birkaç silik görsel dışında kaydı yok gibi. Aynı şekilde Rus Kökenli Melike Yücer’e (Rus ismi; A. Dzhamlia) ait de sağlam bir temizlik yapılmış. Cinayet Faili Zeinal Abakarov’un sosyal medya ve daha aktif kullandığı Instagram hesapları kapatılmış ve temizlenmiş. Babanın kontrolünden kaçan en önemli detay; Zeinal Abakarov’un evli olmasının ifşa olması. Becerikli üvey babanın oğluna “kabul gören” bir profil oluşturma çabası var. Ancak bu evlilik meselesi belli ki gözden kaçıyor. Belki de Gülistan’la yaşadığı sorun bu evlililiğin açığa çıkmasından kaynaklanıyor. Cinayet’in ardından Gülistan’ın arkadaşlarının kararlılığı sayesinde Zeinal polis merkezi amirliğine (M.Ş.N.B. Polis Merkezi Amirliği) “bilgisine başvurulmak üzere” getiriliyor. Oluşturulan bilgi alma tutanağına “Evli” olduğu giriliyor. Muhtemelen bu bilginin dayanağı Zeinal’ın pasaportudur. Gözden kaçan bu bilginin tutanağı geçmesi, becerikli bay Yücer’in oluşturduğu Zeinal profiline zarar vereceğinden hemen gerekli temizlik yapılıyor. Olaydan yaklaşık 2 yıl sonra şüpheli sıfatıyla savcılığa ifade veren Zeinal’ın bu kez medeni durumuna “Bekar” yazılıyor.

Hem savcılık, hem de valilik makamı manipüle edildi

Gülistan Doku cinayetini bu ölçüde karmaşık ve çözülmez hale getiren üvey baba Engin Yücer ve onun arkasındaki mesleki dayanışma ağıdır. Delillerin ilk toplandığı, biçimlendiği ve kurgulandığı yer olan Tunceli Emniyeti olayın intihar olduğu konusunda hem savcılık, hem de valilik makamını manipüle ediyor. Savcılığın da, valiliğin de bu işe uyanması zaman alıyor. Yapılan kurgu öylesine kontrol altında tutuluyor ki savcılık da, Tunceli Valisi Tuncay Sonel de Sarısaltık barajının boşaltılmasından sonra Gülistan’a ulaşacaklarından eminler. Öyle ki, hem savcılık, hem de vali Sonel Gülistan’ın ailesine “kızınız suda” diyerek bulma sözü veriyor.

Devlette Gülistan Doku’nun cinayete kurban gittiği kanati oluşmuş durumda; ancak yine de bu süreçte yer alan, olayın seyrini değiştiren, baraj suyunda dalgıçla araştırmalar yapılması ve barajın suyunun boşaltılmasını sağlayacak düzeyde olayı incelikli kurgulayan ve manipüle eden kamu görevlileri var.

Devlet şu anda bir tercih yapma aşamasında. Gülistan Doku’nun cenazesini teslim edecek şekilde kontrolü ele alacak mı, yoksa bu süreci kirleten ve yönünü değiştiren, sürece doğrudan veya dolaylı olarak müdahil olan mesela 7, 8 emniyetçiyi mi yargılayacak?

Mesele bu tercihten ibaret.

Devletin tercihini yönlendirmek için Emine Şenyaşar olayında olduğu gibi “terörist” ihtimali de yedekte tutulmuş. Anne Cemile Yücer’in Cimer’e yaptığı ve yurtdışına çıkış izni istediği başvurusunda Doku ailesine yönelik “terörist” suçlaması var. Cimer meselesine de bir parantez açmak lazım. Cemile Yücer yaptığı başvuruda kendisi ve çocukları için yurtdışına çıkış izni talep ediyor; ancak bu konuda devletin aldığı bir yurtdışı yasağı yok. Adı konmuş bir yasaktan ziyade, çıkış yasağına ilişkin bir idari karar olduğu anlaşılıyor. İkisi arasında ince bir detay var. Bu detay, dilekçenin verildiği tarihte devletin güvenlik bürokrasisinin tercih konusunda kararsız olduğunu gösteriyor. Yasak yok ama idari karar var…

Hemen yazının başında “cinayet” ihtimalini vurgulamamın sebebini yukarıda ifade etmeye çalıştım. Manipülasyonlar aralandı ve olayın cinayet olduğu netleşmeye başladı. (Devam Edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Aslan Arşivi