Kayyım: Sorular, cevaplar

Kayyım: Sorular, cevaplar
HDP’nin 31 Martta seçimle kazandığı 3 büyükşehir belediyesi başkanlarının yerine kayyım atanmasına AK Parti’den ayrılarak yeni parti kuracakları...

HDP’nin 31 Martta seçimle kazandığı 3 büyükşehir belediyesi başkanlarının yerine kayyım atanmasına AK Parti’den ayrılarak yeni parti kuracakları iddia edilen eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan aynı gün tepki geldi.

Resmi Twitter adresi üzerinden açıklama yapan Gül, “Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının “bu şekilde” görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır” ifadelerini kullandı.

Ahmet Davutoğlu ise neredeyse aynı zaman diliminde tweet attı. Davutoğlu kanuna aykırı bir durum varsa bunun öncelikle Yüksek Seçim Kurulu’nun konusu olduğunu belirterek, “Kısa süre önce gerçekleşen seçimlerle göreve gelen Mardin, Diyarbakır ve Van Belediye Başkanları’nın idari tasarrufla görevden alınması demokratik sistemin ruhuna aykırıdır. Seçimle gelenlerin seçimle ayrılması milli irade ilkesinin gereğidir. Adayların seçime girmesi kanuna aykırı ise Yüksek Seçim Kurulu bunu seçim öncesinde değerlendirmelidir. Elbette seçim sonrasında işlenen suçlara ilişkin de gerekli tedbirler alınabilir. Ancak bunun öncelikle yargı nezdinde hukuki şartları oluşmalıdır. Esas olan seçme ve seçilme hakkıdır. Bu karar, toplumsal barışa katkı sunmayacağı gibi terörle mücadeleyi de zaafa uğratabilir. Terörle en etkili siyasi mücadele, demokratik temsili aşındırmakla değil milletin gönlüne girip seçim kazanmakla verilir” dedi.

Bu gibi çıkışlara ilk olarak en üst telden değil de ortadan tepkiler verme geleneği var Ak Partide.

AK Partili Mahir Ünal, kayyım atamalarını eleştiren Gül ve Davutoğlu'na geçmişi hatırlatmış:  ‘Abdullah Gül Gezi Parkı eylemleriyle ilgili “Demokrasi sandıktan ibaret değildir’ demişti. Sayın Gül şimdi ‘seçimle gelen seçimle gider’ demekte. Bu nasıl bir tenakuzdur! (Çelişkiden bahsediyor) Demokrasinin ilkeleri duruma ve kişilere göre mi belirlenmektedir? Evet, seçilmiş olmak hukuku ve demokrasiyi yok etmek, terör örgütüne yardım ve yataklık yapmak hakkı vermez kimseye”

Bir tepki de (daha ılımlı bir çıkışla) görevden alan kurumun başındaki kişiden, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan:  Gül ve Davutoğlu’nun açıklamalarına üzüldüm. Bu iki eleştiriye üzülüyorum. Seçimle gelen elbette seçimle gider. Burada konuşulan şey terör. Elbette hukukun işlemesi ve demokrasinin korunması bizim temel sorumluluğumuzdur. PKK ile iltisaklı ve terör bağlantılı birisinin tedbiren alındığı andan itibaren buna itiraz oluyorsa bu siyasal itirazdır. Buna sadece üzülürüm”

Çok tartışılan ‘masumiyet’ karinesiyle ilgili sorunun cevabı da Soyludan: Sonraki seçime kadar süreç kayyımlarla devam edecek. Mahkemeler biterse dediğiniz iş olur. Ceza alırsa, ceza aldıktan sonra orada tekrar seçim olur. Meclis’te tekrar seçim olur. Yeniden iade edilmesi söz konusu. Mahkeme bitmişse bizim görevimiz iade etmektir”

Bir soru daha: Beklememek o zaman masumiyet karinesini ihlal etmek değil midir?

“Telafi edilmesi mümkün olmayan işlerle karşılaştığımızda biz kusur işlemiş olmayacak mıyız? Ahmet Türk içerden niçin çıktı? Bütün Türkiye biliyor. Sağlık sebepleri... Sağlık sebebiyle çıkan kişi Adalet Yürüyüşü’ne katıldı, sonra döndü partisinin belediye başkanı oldu. Bu dava yürürken, terörle iltisakı, irtibatı olan bu dava hatta görev kötüye kullanma davası devam ederken biz göz mü yummalıyız? İçeriden aldatarak çıktı Ahmet Türk” ifadelerini kullanıyor Soylu.

Sorular, sorular…

Yola aynı anda çıkanlara, trene sonradan binenlerden kısır döngü cevaplar.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.