'İşkencesiz bir dünya mümkündür'

'İşkencesiz bir dünya mümkündür'
26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenleyen STÖ’ler, işkencesiz bir dünyanın...

26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenleyen STÖ’ler, işkencesiz bir dünyanın mümkün olduğunu dile getirerek “İşkence insanlık suçudur, işkenceye hayır” dedi

Rıdvan KÖSEN

DİYARBAKIR YENİGÜN - 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü nedeniyle; İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Tabip Odası (DTO),  Diyarbakır Barosu ve Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Temsilciliği tarafından, Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde ortak bir basın açıklaması gerçekleştirildi. açıklama da STÖ’ler adına basın metnini TİHV Hekimi Dr. Elif Turan okudu. işkence yapan faillerin genellikle hiç ceza almadığını savunan Turan, “İnsanlığa karşı bir suç olan işkencenin önlenmesi için bütün gücümüz ve irademizle mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Açıklamanın ardından İnsan Hakları Derneği’nin hazırladığı "Haklarınızı Biliyor musunuz?" başlıklı kitapçık dağıtıldı.

“İşkence insanlığa karşı bir suçtur”

1997 yılında BM Genel Kurulu tarafından 26 Haziran’ın işkence görenlerle dayanışma günü olarak ilan edildiğini belirten Turan, “İşkence ve kötü muamelede bulunmak mutlak olarak yasaktır. Bu yasak uluslararası hukukta normlar hiyerarşisi açısından üstün bir kural, başka bir deyişle buyruk kural niteliğindedir. İşkence yasağı hiçbir koşulda istisnaya tabi tutulamaz, işkence yasağının esnetilmesi için herhangi bir çekince ileri sürülemez. Yetkili makamlarda bulunanlar bu konuda emir ve talimat veremez. Bu tespit, biz insan hakları savunucularının keyfi bir söylemi değildir. Bir başka deyiş ile, neyle suçlanırsa suçlansın hiç kimse işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz bırakılamaz. İşkencenin, bireyin bedensel ve ruhsal bütünlüğünü bozarak kasti ve amaçlı bir şiddet uygulaması olduğu, kişinin benlik duygusunu yok ederek sindirmeyi, caydırmayı hedeflediği bilinmektedir. Öte yandan, işkencenin görünür kılınması, övülmesi, cezasızlıkla ödüllendirilmesi dikkate alındığında onun sadece bireye yönelik bir saldırı olmadığı, başta işkence görenlerin yakınları olmak üzere tüm topluma verilen bir gözdağı olarak da kullanıldığı açıktır” ifadelerini kullandı.

“İşkence herkes tarafından hissediliyor”

İşkencenin gündelik hayatın içinde herkes tarafından hissedilir yaygın bir hale getirildiğine dikkat çeken Turan, “Ülkemizde son yıllarda, kişileri cezalandırmaya, yıldırmaya, otorite kurmaya yönelik veya bir ceza muhakemesinin bir aracı olarak işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının büyük artış gösterdiğine işaret eden ciddi ve geniş alana yansıyan tespitler ve iddialar bulunmaktadır. Resmi gözaltı merkezlerinde, resmi olmayan gözaltı yerlerinde, sokakta, cezaevlerinde hemen her yerde işkence uygulamaları, yanı sıra toplantı ve gösterilerde güvenlik güçlerinin “işkence” düzeyine ulaşan “aşırı ve orantısız güç kullanarak müdahalesi” yaygınlaşmıştır. Önceki aylarda Urfa’nın Halfeti ilçesinde ve Ankara’da işkenceye maruz kalan insanların kendi ya da yakınlarının ve avukatlarının mahkeme tutanaklarına da yansıyan anlatımları, kendi kurumlarımız dahil ilgili kurumların raporlarında belgelenen işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının gündelik hayatın içinde herkes tarafından ne denli hissedilir ve ne denli yaygın bir pratik hale getirildiğini ortaya koymaktadır” şeklinde konuştu.

“İşkencesiz bir geleceğe olan umudumuzu yitirmeyeceğiz”

Şiddetin her türünün sistematikleştiğini ve sıradanlaştığını savunan Turan sözlerini şu şekilde tamamladı; “Uzun yıllardır sorgulanan hukukun üstünlüğü kavramının, kökleştirilen OHAL zihniyeti ve kalıcılaştırılan OHAL sürecindeki gelişmelerle önemli ölçüde işlemez hale geldiği, kâğıt üstündeki kadarı ile bile mevcut olmayan anayasal ilkelerin, yasal kural ve güvencelerin işlevlerini önemli ölçüde yitirdiği, siyasi iktidarı eleştiren ve karşı çıkan her kesimin “haklara sahip olma hakkı” yani bir anlamda vatandaşlık hakkından mahrum bırakıldığı, sorumlu kamu görevlilerinin her türlü cezasızlık güvencesinden yararlanır hale geldiği bir ortamda işkence gündelik hayatın içinde herkes tarafından hissedilir, yaygın bir pratik hale getirilmiştir. Biz insan hakları savunucuları yansıtmaya çalıştığımız bu gerçekliğin değişmesine ve işkencesiz bir geleceğe olan umudumuzu, azmimizi yitirmeden; insanlığa yönelen tüm baskı, işkence ve her türden şiddeti açığa çıkarmaya, belgelemeye ve paylaşmaya devam edecek, insanlığa karşı bir suç olan işkencenin önlenmesi için bütün gücümüz ve irademizle mücadelemizi sürdürecek, işkence edilerek ruhsal ve bedensel bütünlükleri parçalanmaya, susturulmaya sindirilmeye, yaşamdan koparılmaya çalışılan tüm insanların onurlarıyla yaşayabilmeleri için bütün olanaklarımız ve insanın haklarıyla insan olduğu inancımızla yanlarında olmaya devam edeceğimizi bir kez daha paylaşmak isteriz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.