Hukuk, demokrasi ve İstanbul

Hukuk, demokrasi ve İstanbul
YSK merakla beklenen İstanbul kararını 6 Mayıs Pazartesi günü açıkladı. Seçimi iptal edildiğini duyuran YSK,  23 Haziran günü yeniden sandık başına...

YSK merakla beklenen İstanbul kararını 6 Mayıs Pazartesi günü açıkladı. Seçimi iptal edildiğini duyuran YSK,  23 Haziran günü yeniden sandık başına gidileceğini duyurdu. Bu süre zarfında CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun yerine İstanbul Valisi Ali Yerlikaya bakacak.

Seçimim iptal gerekçesi, usulüne aykırı oluşturulan seçim kurulları.

YSK’nın kararının “tam kanunsuzluk” değil de “olağanüstü başvuru” üzerinden değerlendirmesi; böylelikle sadece İstanbul seçimini kapsamı içine alması ayrı bir tartışma yarattı.

49 Baronun yaptığı ortak açıklamada, “gerekçelendirme” ile ilgili şu görüşleri paylaştı hukukçular: YSK'nın sandık kurullarının oluşumuna ilişkin 135 sayılı Genelgesinin 4. Maddesinde 298 Sayılı Yasanın 23. maddesine atıfta bulunuldu:  “…İlçe seçim kurulu başkanı, sandık kurulunun kalan bir asıl ve bir yedek üyesini belirlemek için önce, 22'nci maddenin birinci fıkrası uyarınca bildirilen listeden sandık kurulu başkanı olarak belirlenmeyenler arasından, ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler. Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksiklikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimseler arasından tamamlanır…

Açıklamanın devamında seçim kurullarının oluşumunda seçime katılan siyasi partilerin hiçbir müdahalesinin olmadığı; YSK’nın benzer şekilde Bursa Mustafa Kemal Paşa İlçesi seçimleri için; seçim kurullarının 02.03.2019 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle, sandık kurullarının usulüne uygun olmadan oluşturulduğuna ilişkin tam kanunsuzluk iddiasının reddine karar vermişken, bir başka seçimin bu gerekçe ile iptalini hukuki ve vicdani olarak kabul etmenin mümkün olmadığına vurgu yapıldı.

Karar ile ilgili başka bir ayrıntı ise, YSK’nın “tam kanunsuzluk” yerine, “olağanüstü başvuru” üzerinden karar almasıydı.

Kararın bu şekilde çıkmasının önemi; tam kanunsuzluk hali olması halinde, bu durumun aynı sandık kurullarının görev yaptığı geçmiş iki seçimleri de kapsayacak olmasıydı.

Böyle bir durumda “tam kanunsuzluk hali” o seçimler için de geçerli olacaktı; oysa AK Parti ve MHP’nin olağanüstü başvurusu ile gidilerek sadece itiraza konu oylamaya tabi oldu.

Böylece geçmiş seçimler kapsamadan karar alındı.

Bu yönde itirazları siyasi partiler yapıyor.

Bir sonuç çıkar mı? Mevcut şartlarda sanmıyorum.

Peki, AK Parti İstanbul üzerinden itirazlarında neden bu kadar ısrarcı oldu?

İstanbul’a yüklenen anlamları ve önemi CHP üyesi ve eski milletvekili Barış Yarkadaş, şu sözlerle ifade ediyor: “Ak Parti için belediye başkanlığı İstanbul’a hizmet etmekten farklı bir anlam taşıyor. Bunun politik, sosyal ve ekonomik bir boyutu da var. CHP'nin 31 Mart'ta kazandığı belediye başkanlıklarının olduğu kentler, Türkiye ekonomisinin yüzde 70'inin yönetildiği yerlerdir. Onları kaybetmek, başkanlığı kaybedeceklerinin ilk işareti.”

Velhasıl ciddi iddiaların gölgesinde YSK’nın aldığı seçimin tekrarı ile ilgili karar, uzun süre tartışılacak.

23 Haziran’da yapılacak seçim, bir bakıma hukukun tartışıldığı süreç olmasından dolayı demokrasi adına da bir referanduma dönüşecektir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.