VİDEO HABER - ‘Yerel gazeteler ölümün eşiğinde!’

VİDEO HABER - ‘Yerel gazeteler ölümün eşiğinde!’
​Salgın döneminin ardından altın ve dövizdeki yükselişle beraber başlayan zamlar nedeniyle girdi maliyetleri artan yerel gazeteler, bu zorlu süreçte...
​Salgın döneminin ardından altın ve dövizdeki yükselişle beraber başlayan zamlar nedeniyle girdi maliyetleri artan yerel gazeteler, bu zorlu süreçte ayakta kalmanın mücadelesini veriyor. Yerelin ölümün eşiğinde olduğunu vurgulayan gazete meslek örgütleri ve kentteki yerel medya temsilcileri, basın sektörünün dibe vurduğunu belirterek, “Bu gidişat gazetelerin ve diğer basın kuruluşlarının kapanması anlamına gelir. Bu konuda hükümetin teşvik alanına basını da almasını şiddetle öneriyoruz” dedi

Diyarbakır'da yazılı ve görsel alanda basın hizmetlerinde bulunan yerel gazeteler, geçtiğimiz yıllarda pazar günü gazete çıkarılmaması yönünde karar almış, girdi maliyetlerini yüzde 15 oranında da olsa azaltma yoluna gitmişti. Yaklaşık 2 yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınından etkilenen sektörlerden biri olan basın kuruluşları, son aylarda döviz kurundaki hareketlenmeyle beraber başta ham maddelerin fiyat artışları olmak üzere doğal gaz, elektrik, sigorta primleri ve personel giderleri gibi masraflar karşısında mali yönden sancılı bir süreçten geçiyor.

‘Çok kötü bir yılı geride bıraktık’

Diyarbakır'daki yerel gazetelerin sorunlarına ilişkin konuşan Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği Başkan Yardımcısı Mesut Fiğançiçek, basın sektöründe çok kötü bir yılı geride bıraktıklarını belirterek "2021'in ilk 6 ayına kadar artışları tolere edebiliyorduk ama sonrasında yüzde 300'lere varan zamlar girdi maliyetlerimizi epeyce yükseltti. Bununla beraber ilanlarımızda da düşüşler oldu. Girdi maliyetlerinin artması ve gelirlerin azalması bizlerde büyük bir şok etkisi oluşturdu. Halen de etkisini hissediyoruz ve büyük ihtimalle bu yıl da devam edecek. Çünkü fiyatlarda kayda değer bir gerileme yok” dedi.  Her yıl Basın İlan Kurumunun birinci ayda açıkladığı ilan sütun santim fiyatlarının henüz açıklanmadığının altını çizen Fiğançiçek, "2021 ocak ayında verilen yüzde 10-15'lik zam yıl sonuna geldiğinde tümüyle erimişti. Şimdi kayda değer bir artışın yapılmasını bekliyoruz. Nitekim bu zam yapılmadığı takdirde çok sıkıntılı günler yaşayan gazetelerin kapanması anlamına gelir” diye konuştu.

‘Elektriğe yapılan zam iğneden ipliğe her şeyi etkiliyor’

Son zamanda asgari ücrete yapılan zammın kendilerini sevindirdiğini fakat beraberinde maliyetlerin artmasından duydukları üzüntüyü ifade eden Fiğançiçek, devletin basın alanındaki sigortayı teşvik kapsamına alması gerektiğini belirtti. Fiğançiçek, “Özellikle yılbaşından sonra doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlar bizlerde şok üstüne şok etkisi oluşturdu. Matbaamızın bir ay önceki faturası ile bu ayki fatura arasında yüzde 60-70'lik bir artış var. Elektriğe yapılan zam doğal olarak iğneden ipliğe her şeyi etkiliyor. En büyük endişemiz de bu elektrik zamlarının kâğıt maliyetlerini ve kalıp fiyatlarını etkilemesidir” şeklinde konuştu. Türkiye'nin şu ana kadar görmediği çok zor bir durumla karşılaştıklarına vurgu yapan Fiğançiçek, "Bu süreçte basın sektörü 'dibe vurdu' dersek yanlış olmaz. Bu gidişat gazetelerin ve diğer basın kuruluşlarının kapanması anlamına gelir. Bu konuda hükümetin teşvik alanına basını da almasını şiddetle öneriyoruz." diye belirtti.

‘Yerel yöneticilerimiz yerel basına gereken ihtimamı göstermiyor’

Dünyanın ekonomik kriz içinde bocaladığı bu süreçten en çok etkilenenlerin başında basın sektörünün geldiğini söyleyen Güneydoğu Güncel Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet Zeki Özer, "Basının birçok malzemesi dolar üzeri yurt dışından geliyor. Dolar kuru aralık ayında 18 TL'ye çıktığı zaman 90-100 TL olan bir top kâğıt 300 TL'ye kadar çıktı. Bir kalıp gazetenin ham maddesini 8-9 TL'ye alıyorken şimdi ise KDV ve nakliyeyle beraber 25 TL'yi buluyor. Bunların yanı sıra işçilerin maaşı, sigortaları, ulaşım masraflar ve matbaanın kirası gibi maliyetler düşünüldüğünde yerel gazetelerin çıkması zordur” dedi. Yerel basının ulusal basının mutfağı olduğunu ve yerel basının kapanması durumunda ulusal basının da kapanma anlamına geleceğine dikkat çeken Özer, "Diyarbakır'da Vali'den Belediye Başkanına kadar yerel yöneticilerimiz yerel basına gereken ihtimamı göstermiyor. Sosyal medya hesaplarında yerel basını teşvik edici bir haberi paylaşmak yerine ulusal basının boy boy resim ve haberlerini paylaşıyorlar." diyerek sitemde bulundu.

‘BİK’in belirlediği santim ücret fiyatları eridi’

İki yıl önce başlayan salgın sürecinin ardından meydana gelen ekonomik sarsıntıların maliyetlerde yüzde 500'e varan farklılıklar oluşturduğunu ve bunun insan yaşam kalitesi ile geçim noktasındaki büyük sıkıntıları ortaya çıkardığını dile getiren Özgür Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Engin Öztürk, bu dönemin bütün sektörleri etkilediği gibi basın sektörünü de olumsuz etkilediğini söyledi. Özellikle kâğıt temininde dışa bağımlılığa vurgu yapan Öztürk, "Kâğıdı ithal ediyoruz ve ithal ettiğimiz kâğıt dolar bazında işlem gördüğü için ciddi rakamlar oynuyor. Örneğin daha önce 100 TL'ye aldığımız top kâğıdı 300-400 TL'ye alamıyoruz. Çünkü paramızı versek dahi karşımızda bir satıcı bulamıyoruz. Piyasanın hareketliliğinden dolayı karşıdaki kişi de satmak istemiyor. Dolar acaba artar mı? Verdiğim malı aynı fiyata yerine koyabilir miyim? endişesini taşıyor." ifadelerini kullandı. Maliyetlerin artışına karşılık bir gelir artışı yaşamadıklarını kaydeden Öztürk, "Basın İlan Kurumunun geçen yıl ocak ve şubat aylarında belirlediği santim ücret fiyatları enflasyon ve kurdan dolayı eriyip gitti. Yenisine ihtiyaç duyuyoruz. Tabi ki belli bir oranda zam değil, gerçek bir düzeltme istiyoruz. Özellikle yerel gazetelerin ilan ve özel reklamlarda sıkıntılarımız var. Santim rakamlarının belirlenmesi ve özel reklamların geri gelmesi bir nebze de olsa bizi rahatlatır." şeklinde konuştu.

‘Basın sektörü vergi ve teşvikler noktasında desteklenmeli’

Öztürk, “Bununla birlikte neredeyse bütün sektörlerde vergiler ve muafiyetler söz konusu fakat basınla ilgili herhangi bir muafiyet, vergi indirimi ve teşvik kapsamına alınma gibi bir durumu yok. Halkla ve toplumla birebir ilişkili olan basın sektörünün de vergi ve teşvikler noktasında destek alması gerektiğini düşünüyoruz." diye belirtti. Kamu kurumlarından gelen ihalelerin, gazetelerin ayakta kalmasının başlıca örneklerden bir tanesi olduğunu söyleyen Öztürk, "Son zamanlarda kurumların şeffaflığını yitirmesi ve adam kayırmacılığına göre hareket etmesinden kaynaklı daha önce yayımladığımız ihale ilanları yayımlayamıyoruz. Çünkü ilan gelmiyor. Her dönemde il yöneticileri kurum yöneticilerini toplayarak ihaleleri şeffaf bir şekilde yapmaları ve yerel gazetelerde yayımlanma noktasında ikaz ve uyarılarda bulunmasına rağmen kurum temsilcilerinin istedikleri gibi hareket etmesi bizi üzüyor." dedi.

‘Kamu kurumlarında doğrudan temin usulüne son verilmeli’

Yerel yönetimlerin reklam vermediğini belirten Öz Diyarbakır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İhsan Özdemir, "Büyükşehir, Bağlar, Kayapınar, Yenişehir ve Sur Belediyeleri reklama fazla ağırlık vermiyor. Bir ilin yereli güçlüyse o il güçlü, yereli zayıfsa o il de zayıftır. Kağıtlar yurtdışından ithal ediyoruz ve dolar 18,5 TL'ye çıktığından beri kâğıt fiyatlarımız halen aynı, inmemiş. Basın İlan Kurumu veya başka bir kurumun müdahale etmesi gerekirken hiçbir kurum müdahale etmiyor. STK ve yerel yönetimlerin gazetelerine sahip çıkmalarını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Abonelik sistemiyle yerel gazetelerin susturulmak istendiğine vurgu yapan Özdemir, "Kendilerinden gazete aboneliği değil ilan ve reklam istiyorum. Doğrudan teminleri yereller yapmadığı takdirde ilanlar yeterlidir. Bütün resmî kurumlar ilan çıkarmıyor. Kendi yandaşlarına ihale vermek için 21 B Maddesine göre ihale açarak doğrudan temin yoluna giriyorlar. Yerel gazeteye ilan verildiği vakit hem rekabet ortamı sağlanır hem de yerele destek verilmiş olur." şeklinde konuştu. Yönetmeliğe uygun bir yazı çıkarılarak kurumlarda doğrudan temin olayının kaldırılması gerektiğini belirten Özdemir, "Doğrudan teminle ne rekabet ortamı ne de yerele destek oluyor. Kamu İhale Kurumunun açık kapıları çoktur. Bu kanundaki açıklardan dolayı kurum müdürleri de kendi yandaşlarına istediği ihaleleri veriyor. Burada mağdur olan vatandaştır, devlettir ve yerel gazetelerdir." dedi.

‘Sosyal medya ve internet medyası yazılı basını etkiliyor’

Dijital basın ve sosyal medya platformlarının da yazılı basını olumsuz etkilediğine dikkat çeken Söz Gazetesi Yayın Yönetmeni Ömer Büyüktimur, yerel basılı gazetelerin son yıllarda gerek maliyetler ve gerekse sosyal medya-dijital alandaki sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını belirtti. Büyüktimur, "Bir bakıma yazılı basının git gide ölüm döşeğinde olduğunu ifade edebiliriz. Çünkü özellikle sosyal medya alanının yanı sıra internet üzerinden açılmış ve hiçbir resmi veya kurumsal kimliği olmayan siteler yazılı basını etkiliyor. Habere ulaşma konusunda sıkıntılar var. Bilindiği üzere yazılı basın 24 saat sonra okuyucuya ulaşırken dijital alanda birkaç saniye sonra herhangi bir bölgede yaşanan olaya anında vakıf olabiliyorsunuz. Bu yönde sıkıntılar söz konusu." ifadelerini kullandı. Yerel gazetelerin yerel yöneticiler tarafından desteklenmediği ve sahiplenmediği yönünde eleştirilerinin olduğunu söyleyen Büyüktimur, "Kamu kurum ve kuruluşlarının özellikle son yıllarda Basın İlan Kurumu üzerinden gönderdiği ilanlarda bir kısıtlamaya gidildiğini görüyoruz. Yaptıkları işlerle ilgili ilanların verilmemesi 'doğrudan temin' veya 'doğrudan alım' diye ifade edilen bazı hakların kullanılması ciddi manada reklam oranımızı düşürdü." şeklinde konuştu.

 ‘Birçok ilan ulusal gazetelere gönderiliyor’

Kamu kuruluşlarının sivil toplum örgütlerinden veya odalardan gazetelere gelen özel reklamların bürokratik işlemlere neden olduğundan bundan imtina edilmeye başlandığını belirten Büyüktimur, şunları söyledi:

“Adliyedeki birçok ilan, ulusal gazetelere gönderiliyor. Bu da hem vatandaşa yüklü maliyet getiriyor hem de meseleye vakıf olması gereken yerelin olayı duyması veya haberdar olması yönünden sıkıntı oluşturuyor. Vatandaş o sıkıntıyı yaşarken bizler de o reklamdan pay alamıyoruz. Salgın dönemiyle beraber maliyetler dediğimiz katlanan kâğıt ve boya fiyatları, elektrik faturalarındaki artış, SGK ve asgari ücret gibi birçok daldaki girdilerde yüzde yüz oranında artışlar olurken dijitalleşmeyle beraber okuyucu sayısı düşüyor. Bu da yerel gazetelerin can çekişmesine neden oluyor. Büyüktimur, "Hükümet peşpeşe paketler açıklıyor ama içerisinde yerel gazetelerle ilgili herhangi bir destek söz konusu değil. Ayrıca Basın İlan Kurumunun 2021 denetimlerinde, bazı kişiler 'yerel basını nasıl boğarım veya susturabilirim' anlayışı ve felsefesi içerisine girdi. Kadromdaki bir yazar yazı yazmadığından dolayı bana ceza kesiliyor. Böyle bir şey olabilir mi?" ifadelerini kullandı.

‘Diyarbakır'daki otellerimizde herhangi bir yerel gazete bulunmuyor’

Çözüm önerisi olarak yerel yönetimlerin, kamu kurum ve kuruluşların yereldeki gazeteleri sahiplenmesi gerektiğini söyleyen Büyüktimur, "Şayet bir kurum, Diyarbakır'daki bir sorunu bana gündeme getirtiyorsa, düzenlediği toplantıya çağırıyorsa gazetemi de alması lazım. Maalesef gazetemiz alınmıyor, abone olunmuyor. Dünyada hangi otele gidilse yerel gazeteler bulunur ama maalesef Diyarbakır'daki otellerimizde herhangi bir yerel gazete bulunmuyor. Diyarbakır'daki odalar gündeme getirmek istedikleri bir konu için bizi ararken iş aboneliğe geldiğinde herkes sırtını dönüyor” dedi. Büyüktimur, "Diyarbakır'da bir dizi sosyal etkinlikler oluyor. Bu etkinlik için milyonlarca para harcanırken o programın bir reklamı yerel gazeteye verilmiyor. Bu yanlış tutumların giderilmesi lazım. Yüzde 15 komisyon alan Basın İlan Kurumu, gazetenin gelirini arttırma konusunda kılını kımıldatmıyor. Yerel medyanın sesinin duyurulması lazım." dedi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.