Mehmet Arslan Yazdı;  Sezen Aksu Endeksi

Mehmet Arslan Yazdı;  Sezen Aksu Endeksi
Hayat bazen bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden akar. Böyle olduğunda “kilometre taşı” denilen anlar dizginleri alır ve akışı kontrol eder....

Hayat bazen bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden akar. Böyle olduğunda “kilometre taşı” denilen anlar dizginleri alır ve akışı kontrol eder. Anne, aile, mekanlar, müzik, kavga, dostluklar, gençlik, zuladaki resimler, pişmanlıklar, mücadele, polis baskınları, kitaplar, denizin tuzu, sokağın tadı…

Hayatımın belirli anlarına bir refleks gibi müzikle döneriz bazen. İyice otomatikleşmiş bir şey olur bu durum. 1982’de İstanbul’da mühendislik okuyorum. Sabahın erken saatleri. Aksaray’da otobüs durağına yürüyorum. Durağın arka sokağında bir kasetçi vardır. Oradan bir müzik yayılıyor. Çakıldım kaldım olduğu yere. Sezen’i biliyorum ama Firuze’yi ilk kez o zaman dinledim:

“Bir gün dönüp bakınca düşler

İçmiş olursa yudum yudum yudum yıllarını

Ağla, ağla Firuze ağla…”

Ne zaman Firuze’yi duysam, ya da dinlesem şaşmaz bir doğrulukla tam o ana giderim; elinde kitaplarla 19 yaşında bir gencin fena halde şarkıya yakalandığı o ana… Buna Sezen Aksu endeksi demek yanlış olmaz.

Aynen bu yakalanmanın bir de Ankara ayağı var. Yıl 1984. Siyasal’lı yılların başı. Bir arkadaşımla (Edip Berk) Cebeci’de ev kiraladık. Ancak öğrenciye verilecek cinsten oldukça bakımsız bir ev... Bir sürü boya badana işi var. Aldık boyaları, fırçaları, bir de Zafer çarşısından Sezen’in “Sen Ağlama” kasetini. İki, üç gün boyunca boş odanın mükemmel akustiğinde Sezen dinledik. Sen Ağlama, Geri Dön, Benim Meskenim Dağlardır, Benimle Ol… Siyasal’ın ilk yılı ve ilk günleri, Cebeci’deki öğrenci evimiz “Sen Ağlama” kasetiyle zihnimize işlendi.

1991 yılı Temmuz ayı ortalarında Sezen’in “Gülümse” albümü çıktı. Türkiye’de en çok satanlar arasına giren inanılmaz güzel bir albüm oldu; ancak ülkenin üzerine iyice karanlığın çöktüğü bir döneme denk geldi. 5 Temmuz’da evinden sivil polisler tarafından alınan Vedat Aydın’ın 2 gün sonra cesedi bulundu. 10 Temmuz’da Diyarbakır’da onbinlerce kişinin katıldığı cenaze töreni ve protesto gösterilerine surlara yerleşmiş polisler tarafında ateşle karşılık verildi. Resmi rakamlara göre 6 kişi yaşamını yitirdi. Türkiye’de 10 Temmuz olayı ve Jitem’in faili meçhullerinin yaşandığı bir süreçte 19 Temmuz’da “Gülümse” albümü çıktı. Buruk ve kasvetli zamanlardı. Sezen bir nebze de olsa umutlu olmayı yeniden hatırlattı. Özellikle Kemal Burkay’ın bir şiirinin kullanılmış olması albümün en güzel sürpriziydi:

“Gülümse hadi gülümse/Bulutlar gitsin/Yoksa ben nasıl yenilenirim/Hadi gülümse

Belki şehre bir film gelir/Bir güzel orman olur yazılarda/İklim değişir, akdeniz olur/Gülümse

Tut ki karnım acıktı/Anneme küstüm/Tüm şehir bana küstü/Bir kedim bile yok/Anlıyor musun?/Hadi gülümse”

Elbette ki Sezen Aksu, Saray’ın arka bahçesini kendisine mesken tutmuş, istikbalini ve ikbalini orada arayan, el-pençe-divan takımı sanatçılarından değil. Böyle olması da iktidarın ezberini bozuyor. Her türlü çürümeye, yozlaşmaya rağmen alkışlarını eksik etmeyen ulufe düşkünü sözde sanatçılara alışan iktidar cenahı, muhalif sanatçıların da kendilerine göre ritim tutmasını istiyor. Ancak öyle olmuyor. Olmayınca da üçüncü sınıf barbarlıklar ve kurgular devreye giriyor.  Sezen Aksu gibi, Tarkan’da bu ucuz kurgulara aldırmadan karanlığa ışık olmaya devam ediyorlar. O ışık olmazsa, havan topuyla bedeni parçalanan Ceylan Önkol için bu çığlık da olmazdı:

Gözlerime astılar seni

Ceylanım kör oldum ben

Ne havan topu ne mermi

Senle vuruldum ben

Ah gözümün yaşı sel Selanik

Diyarbekir'e bir türkü selalık

Gezme Ceylan, bu dağlarda gezme

Gece gerdanlık, gündüz mezarlık

Sezen aksu 50 yıla yakın bir süredir bu coğrafyanın her dokusuna şarkılarıyla temas etmeye devam eden bir yaşam endeksi, bir kilometre taşıdır. Bu müstesna sanatçı yıllar önce söylediği bir şarkıdan dolayı iktidar destekli bir grup cühelanın hedefi haline getirilmiş. Keşanlı Ali Destanı’nda Gülrüz Sururi’nin çok güzel bir repliği vardı;

“Şamama kim, sen kimsin

Herkes haddini bilsin

O hiç senin küffün mü

O bi güççük hanfendü”

Ben de bu dörtlüğe gönderme yaparak “Sezen Aksu kim, siz kimsiniz”, diyorum. Sezen’in sadece bugün değil, 100 yıl sonra bile ismi zihinlerde, yüreklerde yaşamaya devam edecek. Peki ya siz cühelaya ne olacak? Bu cahiliye dönemi sona erdiğinde sadece adli hikayelerin konusu olacak ve karanlık tarihin haramileri olarak hatırlanacaksınız.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum