Ercan Çağlayan yazdı: Fetih639-Diyarbakır

Kadim şehrimiz, Diyarbakır’ın, İslam ordularınca fethedilmesinin 1382. Sene-i devriyesi. Bu vesile ile bu haftaki yazımda Diyarbakır Fethi’nin nasıl gerçekleştiğini anlatacağım.

Mekke fethedildikten sonra, 639 yılında Hz. Ömer Diyarbakır’ın fethedilmesi için komutan İyaz Bin Ganem’i görevlendirdi. Hz. Muhammed’in “Seyfullah” ünvanını verdiği Hâlid Bin Velîd’e yardımcısı olarak sol kanadı için yetkilendirdi.

Yaklaşık sekiz bin kişinin yer aldığı İyaz Bin Ganem’in ordusunda bine yakın sahabe vardı. Dönemin Diyarbakır Melikesi Meryem-ed Dariye’ye mektup yazan İyaz bin Ganem şehrin teslim edilmesini istemiş, Meryem ed-Dariye şehri teslim etmeyi reddetmiştir. Bizans orduları Diyarbakır surlarını tutmuş tüm gücüyle savunuyorlardı. Geniş bir savunma mekanizmasına sahip bu surları kuşatmak elbette ki kolay olmadı ve kuşatma yaklaşık 5 ay sürdü.

Şehri kuşatmak için sürekli keşifler yapılıyordu. Hâlid Bin Velîd, sur diplerinde keşif yaparken sur duvarlarında bir su deliği görüp, onu genişleterek oradan şehri kuşatabileceklerini ve içeri girebileceklerini tespit etti.

Deliği genişletmeyi başaran Hâlid Bin Velîd bir gece ansızın emir komutasındaki onlarca savaşçısıyla Diyarbakır şehrine sızdı. Karşı karşıya geldikleri Bizans ordularını etkisiz hale getiren İslam orduları kapıyı açmayı başardı. Fetih esnasında Bizans ordularıyla yapılan savaşta Halîd Bin Velîd’in oğlu, Süleyman bin Halid’in de aralarında olduğu birçok sahabe şehid düştü.

Diyarbakır fethedildikten sonra kentte yer alan Mar Toma Klisesi (Bugünkü Diyarbakır Ulu Camii) Camiye dönüştürüldü.

Halk Fetih sonrasında, karşılaştıkları İslam ordularına karşılık vermeyip teslim olup, kendi istekleri doğrultusunda müslüman olmuş, diğer tür inançlara sahip insanlarla bir arada huzurlu bir şekilde yaşamayı sürdürmüştür.

Diyarbakır, Yahudi, Zerdüşt, Êzîdî, dinlerine mensup insanların bir arada huzurlu bir şekilde yaşadığı mozaik bir şehirdir. Farklı inançların bir arada yaşadığı bu kolajı Diyarbakır’da görmek hala mümkün...

Sempati duyulan Avrupa Medeniyetlerinin aksine  daha  samimi, daha hümanist bir medeniyetin yer aldığı Diyarbakır, medeniyetlerin kucaklayıcısı, beşiği olmuştur hep.

Anadolu’nun İslam ile tanışmasında Diyarbakır’ın Fethi’nin önemi büyüktür.

Diyarbakır İslam dünyasının, peygamberler ve sahabeler şehri olarak bildiği bir kenttir. Bir inanç turizmi destinasyon merkezidir.

Hz. Zülkifi, Hz. Elyesa ,Hz. Nebi Hallak, Hz. Neb-i Harun-i Asafi, Hz. Nebi Zünnun, Nebi Ömer ibni Perican ve Nebi Hürmüz peygamberlerin kabrinin bulunduğu Diyarbakır’da aynı zamanda fetih sırasında şehit olan birçok sahabenin de mezarı bulunmaktadır

Diyarbakır fethine katılıp şehit düşen bu sahabelerin kabirleri, günümüz de Hz. Süleyman Camii olarak bilinen yerdedir ve isimleri orada bulunan kitabeler de mevcuttur.

Anadolu'nun İslam kimliğine sahip olmasında büyük bir öneme sahip Diyarbakır Fethi’nin 1382. Yıl dönümü kutlu olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi