Hak savunucuları: Seçilmişler bırakılsın

Hak savunucuları: Seçilmişler bırakılsın
Aralarında Diyarbakır Barosu’nun da bulunduğu kurumlar, HDP’li belediyelere yapılan kayyum atamalarına karşı hükümete “Seçimle tecelli etmiş iradeye...

Aralarında Diyarbakır Barosu’nun da bulunduğu kurumlar, HDP’li belediyelere yapılan kayyum atamalarına karşı hükümete “Seçimle tecelli etmiş iradeye saygı gösterin ve başta eşbaşkanlar olmak üzere tüm seçilmişleri derhal serbest bırakın ve görevlerine iade edin” diye seslendi

DİYARBAKIR YENİGÜN - Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası ile HAK İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır şube ve temsilcilikleri, HDP’li belediyelere dönük kayyum atamalarına dönük tepkilerini yaptıkları ortak açıklama ile gösterdi. Açıklama “Seçme ve seçilme hakkına yönelik baskılar derhal durdurulmalıdır!” başlığı taşıdı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında görevinden uzaklaştırılan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi  (DBB) Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı Keziban Yılmaz, Kocaköy Belediyesi Eşbaşkanı Rojda Nazlıer ve Bismil Belediyesi Eşbaşkanı Orhan Ayaz’ın gözaltına alındığı hatırlatılan açıklamada, kayyum atanan Kayapınar, Kocaköy ve Bismil belediye hizmet binalarına kolluk güçlerince baskın düzenlenip, arama işlemi yapıldığı kaydedildi.

‘Seçmen iradesini tanımazlıktır!’

Yapılan ortak açıklamada şu ifadeler aldı; “Demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü savunan hak ve meslek örgütleri olarak belirtmek isteriz ki; yapılan yakalama, gözaltı ve arama işlemleri demokrasi ve hukukun temel kurallarının, seçme ve seçilme hakkının ağır bir şekilde ihlalidir. Bu uygulamalar seçmen iradesini tanımazlıktır. Belediye eş başkanlarının, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edilerek özgürlüklerinin kısıtlanması (gözaltına alınmaları), hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı uygulamalar olarak değerlendiriyor ve bu uygulamaları hukuken kabul edilemez buluyoruz.  Eş başkanlar hakkındaki soruşturma işlemleri ve gözaltı kararları, dosyaya erişimin engellenmesi açıkça hukukun üstünlüğü ilkesinin olmadığını ve iktidarın yargıyı baskı aracı olarak kullandığını bir kez daha ortaya koymuştur.”

‘Yargının dur demesi gerekiyor’

Açıklamada hükümetin bir OHAL KHK’sina dayanarak yaptığı bu uygulamaya yargının artık ‘dur’ demesi ve halkın iradesine saygı göstermesi gerektiği de vurgulandı. Kurumlar, “Yargı erki, hükümetin siyasi rakiplerinin bastırılması için kullanılan bir araç olmaktan çıkmalı, yargı makamları yürüttükleri faaliyetler ve aldıkları kararlar ile demokratik değerleri, siyasi iktidarın politikalarından bağımsız icra etmeleri ve hukuka, adalete ve hukukun üstünlüğüne olan güveni ve saygıyı esas almaları gerektiğini bir kez daha hatırlamalıdır. İnsan hakları ve demokrasinin korunması, hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşam bulması ile olanaklı olduğu ve herkes için geçerli olması gerektiği unutulmamalıdır” diye belirtti.

‘Yürütmenin tahakkümü’

Hukuk aykırılığının artık bir istisna olmaktan çıkıp, bir idari pratik haline geldiğini savunan kurumlar,  şunları kaydetti:

“Hukuk, demokrasi, seçim artık tümden anlamını yitirmiş, bunun yerine yürütmenin yargı tarafından denetlenemeyen tahakkümü inşa edilmiştir. Halkın iradesinin yerini, atanmışların iradesi almıştır. Türkiye’de tarafsız ve bağımsız bir yargı yapılanması olmadığını, adil yargılanma hakkı önünde çok ciddi engeller olduğunu defalarca tecrübe ettik, etmeye de devam ediyoruz. Hukukun üstünlüğüne katkı sunmayan, seçenin iradesine saygı duymayan, seçilene güvence sağlamayan bu otoriter yaklaşım, derhal terk edilmelidir. Darbe girişimi sonrası KHK’ler ile kanunlara eklenen tüm düzenlemeler geri çekilmelidir. Bütün bu yaşatılanların sebebini Türkiye’nin içerisinde bulunduğu süreklileştirilmiş OHAL rejimi olduğunu görüyor ve bu durumun Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğunu bir kere daha ifade ediyoruz.”

‘Serbest bırakın, görevlerine iade edin’

Açıklamanın devamında “Türkiye’nin demokratikleşmesi ve insan hakları sorunlarını en aza indirebilmesinin yolu, belediye eş başkanlarının gözaltına alınması, tutuklanması, belediyelere kayyum atanması ile değil; seçme ve seçilme hakkının gerçek anlamda güvence altına alınması, devam eden çatışmalı sürecin sonlandırılması, Kürt sorunun barışçıl ve diyalog yolu ile çözmenin arayışı ile gerçekleşebilir” denildi. Kurumlar, hükümete ise “Süreklileştirilmiş OHAL uygulamalarına son verin, gayrimeşru kayyum atamalarını geri alın, seçimle tecelli etmiş iradeye saygı gösterin ve başta eşbaşkanlar olmak üzere tüm seçilmişleri derhal serbest bırakın ve görevlerine iade edin” diye çağrıda bulundu. (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.