‘Doğada kent diye bir kavram yok’

‘Doğada kent diye bir kavram yok’
Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi’nin düzenlediği “Kent ve Kentsel Dönüşüme” konulu seminerde, kentleşmeyle birlikte toplumsal ve kültürel alanda...
Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi’nin düzenlediği “Kent ve Kentsel Dönüşüme” konulu seminerde, kentleşmeyle birlikte toplumsal ve kültürel alanda yaşanan değişimler konuşuldu. Kentleşmeyle birlikte toplumsal ve kültürel alanda yaşanan değişimleri anlatan sanatçı Mehmet Atlı, doğada “kent” diye bir kavram olmadığına dikkat çekerek, “Kent bir kültürün ürünüdür. Bizatihi bizim icat ettiğimiz bir üründür. Dolayısıyla her an değişir dönüşür” dedi

Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi, "Bir Toplumsal Mücadele Alanı Olarak Kent ve Kentsel Dönüşüm" konulu bir seminer düzenlendi. Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi yönetici ve üyelerinin katıldığı seminer Mezopotamya Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nin Dicle Konferans Salonu’nda gerçekleşti. Seminerde sunum yapan sanatçı Mehmet Atlı, kentleşmeyle birlikte toplumsal ve kültürel alanda yaşanan değişimleri anlattı.

Kentin gerçekliği

Kentin birçok açıdan sorunlardan oluşan katmanlı bir yapı olduğunu ifade eden Atlı, “Diyarbakır için pek ala böyle. Kent, toplumsal, sosyal bir mesele olarak, çeşitli insan faktörlerini içinde barındıran bir gerçekliktir. Onun dönüşümü de bir o kadar toplumsal bir mesele. Bu da bizi doğrudan doğruya toplumsal ve siyasal bir alana taşıyor” dedi. Kentlerin siyasal, ekonomik ve varoluşsal sorunları içeren bir strük olduğunu belirten Atlı, bu konunun mimarlar, sanatçıları daha çok ilgilendirdiğini söyledi.  Ele alınan konu kadar konuyu ele alan araçların da çok önemli olduğunu vurgulayan Atlı, “Elimizdeki araçlar düşünme biçimi ve yaklaşımlarımızı da belirler. Araç sadece amacın basit bir uzantısı değildir. Özellikle altını çizmek istediğim şey kavramsal araçları nasıl kullandığımız. Bu araçların nelerden oluştuğu, onu ne olursa olsun genelde gidip gelip zihniyet sorunlarına dayanıyor” diye ifade etti.

‘Kent bir kültürün ürünüdür'

Doğada “kent” diye bir kavram olmadığına dikkat çeken Atlı şunları söyledi: “Kent somut bir strüktürdür. Hava fotoğraflarından fotoğraflarsınız ve görürsünüz. Ama öyle bir nesnedir ki hiçbir fotoğrafı sabitlenmez. Biz şimdi bunları konuşurken kentin üst, yan görünüşü değişmeye devam etmektedir. Onun sabitlenememesi burada toplumsallıktır. Toplumun ve insanın hareketleridir. Kent bir kültürün ürünüdür. Bizatihi bizim icat ettiğimiz bir üründür. Dolayısıyla her an değişir dönüşür. Kentsel dönüşüm bugün güncel bir mesele ve somut bir bağlam olarak karşımıza çıkmış olabilir ama kentlerin dönüşümü değişimi kentlerin tarihi kadar eskidir.”

Devletin kentsel dönüşümdeki rolü

Kentsel dönüşümlerin devletler tarafından ele alınış biçimine değinen Atlı, “Devlet her adımı ile devlet olmayı yeniden tanımlar. Bu adımı atarsa devlettir. Demin elinizdeki aracı nasıl kullandığınızı ve düşünme süreçlerini nasıl etkilediğini konuşmuştuk. Bir yere ıslah edilmesi gereken bir mevzu olarak bakıyorsan, yaklaşımın üslubun dilin buysa oraya geliştirdiğin çözümler de başka oluyor. Bunu teknik bir konu olarak gördüğünde başka bunu insani vicdani bir mesele olarak gördüğünde seçeceğin araçlar düşünme biçimin başka olur diye düşünüyorum” diye belirtti. Seminer soru cevaplarla son buldu. (MA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.