'Cinsiyetçi kalıplar ve oyun hakkı üzerine daha çok konuşulmalı'

'Cinsiyetçi kalıplar ve oyun hakkı üzerine daha çok konuşulmalı'
Dünya çapında kutlanan Dünya Oyun Gününde oyun savunucuları Toyi'nin girişimiyle oyun ve oyuncak sektöründeki meseleler üzerine değerlendirmelerde bulundu. DİYARBAKIR...

Dünya çapında kutlanan Dünya Oyun Gününde oyun savunucuları Toyi'nin girişimiyle oyun ve oyuncak sektöründeki meseleler üzerine değerlendirmelerde bulundu.

DİYARBAKIR YENİGÜN - Her yıl 28 Mayıs'ta oyunun önemine dikkat çekmek için dünya çapında kutlanan Dünya Oyun Gününde oyun savunucuları İstanbul'daki Atölye'de bir araya geldi. Bianet.org’da yer edinen habere göre; çocukların yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini desteklemek amacıyla oyun deneyimleri tasarlayan bir sosyal girişim olan Toyi'nin düzenlediği organizasyonun çağrı metninde şu ifadeler yer alıyor:

"'Kız/erkek oyuncağı' gibi cinsiyetçi kalıplar"

"Türkiye'de ve dünyada oyuna verilen değer artmasına rağmen oyun ve oyuncak sektöründeki meseleler genellikle konuşulmuyor. Halbuki oyuncak sektöründe tüm mağazalarda gördüğümüz "kız oyuncağı", "erkek oyuncağı" tabelaları gibi cinsiyetçi kalıpların, kriz ve afet durumundaki çocukların oyun hakkının, günümüz koşullarında yaratıcılıkları köreltilen çocukların oyun ihtiyaçlarının konuşulmasına ve bu sorunlara dair çözümlerin üretilmesine ihtiyaç var."

"Entelektüel istismar"

Etkinlikte konuşan erken çocukluk eğitimcisi Prof. Dr. Belma Tuğrul "Aslında ihtiyacımız olan şey çocukları dinleyebilmek, onların ihtiyaçlarına cevap verebilmek. Anne ve babalar mükemmeliyetçi davranıp çocuklarından her şeyi yapmasını bekliyorlar. Çocuklar piyano dersinden, biniciliğe oradan sınavlara koşturuyor, çocukların tüm zamanları yetişkinler tarafından planlanıyor. Ben buna 'entelektüel istismar' diyorum. Entelektüel kısımda çocukların her şeyi olsun istiyorlar ama şunu unutmamak gerekiyor eğer siz her yerdeyseniz aslında hiçbir yerdesiniz. Çocukların oyun oynamaya, yapılandırılmamış zamanlara ihtiyacı var. Çocuklar boş kalabilmeli ki kendilerini dinleyip ilham bulabilsinler."

"Çocukların fikirlerini alıyorum"

İngilizce Öğretmeni Berna Aslan da oyunun çocukları hayata hazırlamak için harika bir yol olduğunu bu yüzden de içeriklerinde eğitsel oyunu araç olarak kullandığını belirtti.

"Bunu yaparken de çocukların fikirlerini almaya özen gösteriyorum. Müfredatı uygularken bizim de yeni şeyler üretmek ve çocuklardan aldığımız fikirlerle zenginleştirmemiz gerekiyor. Çocukların fikirlerini almadan köşeler yaratıyoruz sonra neden oynamadılar veya katılmadılar diye üzülüyoruz. Çocukları rahat bırakabileceğimiz, onların ihtiyaçlarına da cevap veren alanlar yaratmamız gerekiyor."

"Oyun hakkı göz ardı ediliyor"

Toyi İletişim ve Savunuculuk Yöneticisi Gizem Kendik Önduygu da oyunun çocuklar için temel bir hak olduğunu söyledi.

"Oysa çoğu zaman çocukların oyun hakkı göz ardı ediliyor. Kim kişisel yaşantısında kendine özgü yollarla çocuk oyun hakkını destekliyor, oyun savunuculuğu yapıyorsa; okulunda oyun dostu uygulamaları teşvik eden bir öğretmen, yeğeniyle oyun oynamaya vakit yaratan bir hala, oyuncak endüstrisinin cinsiyet kalıplarından arındırılmasını talep eden bir ebeveyn... Biz onlara Oyun Savunucuları diyoruz. Günümüzde karşılaştığımız meseleleri tek başına kurumların çözebilmeleri imkansız. Çözüme daha çok insanı ortak edebilmek için sosyal girişimler ve sivil toplum kuruluşlarının dert edindikleri meseleleri insanların gündemine sokmaya, onları bu meseleler hakkında konuşturmaya ve çözüme yönelik harekete geçmelerini sağlamaya ihtiyaçları var."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.