Bir grip vakıa: Evrenesoğlu

İskender Erol Evrenesoğlu namı diğer İskender El Ekber ya da kendi deyimiyle İskender Ali Mihr 28 Kasım 2019 günü yoğun gündem arasında Bursa’da defnedildi.

Yüzlerce kişinin katıldığı defni ilginç ya da görünür kılan Evrenesoğlu’nun kendisine vahiy geldiğini ve 'Risalet Nurları' isimli kitabın Allah tarafından yazdırıldığını ve peygamber olduğu iddiasıydı.

İlginç bir kişilik, ilginç de bir hayta demek.

Sadık Güleç’in kaleme aldığı “İskender Evrenesoğlu: Özal'ın iktisatçısı nasıl 'peygamber' oldu?” başlıklı yazısında, Evrenesoğlu uzun yıllar Devlet Planlama Teşkilatı, Vakıflar Bankası, Kamu İktisadı Teşebbüsleri gibi kurumlarda çalıştığı, 1965 sonrası Türkiye İşçi Partisi’ne üye olduğu şeklinde çeşitli kaynaklarda geçiştirilen bir bilgiler var.

Yazının devamında, ekonomi alanında, “Likid Mekanizma”, “Türkiye’de Orta Vadeli Krediler”, “Türkiye Bankalar Sisteminde Kaynak İsrafı”, “Türkiye, Federal Almanya, İşgücü İlişkileri”, “Türkiye Sanayisinde Finansal Problemler” kitaplar yazmasına ve parlak bir bürokrasi/siyaset kariyeri için iyi bir temel gibi görünmesine rağmen Evrenesoğlu’nun İslamcı bir yönelime girdiği süreç yer verilmiş:

Başlangıçta dönemin İslamcı entelektüelleri için ‘görünmenin’ büyük başarı sayıldığı Milli Gazete’de makaleleri yayınlandı. Ancak kısa sürede, “Allah ile doğrudan ilişki kurduğunu” söylemeye başladı.

Üstelik iddiasında göre Allah ona daha sonra ‘Risalet Nurları’ adını verdiği bir kitap bile yazdırmaya başlamıştı! Aslında bu yaptığı da başlangıçta İslamcı camiada büyük gürültü koparmadı. Sonuçta kendini “mürşit” ilan eden her dini lider bu kadar iddialı olmasa da bunlara yakın şeyler söylüyordu.

Evrenesoğlu peygamberlik iddiasını seksenlerin ortalarından itibaren daha da ileri götürdü. Risalet Nurları adını verdiği belki de adını Said-i Nursi’nin Risale-i Nur kitabından öykündüğü kitabındaki ‘sure’lerin Kuran gibi parçalar halinde kendisine inmeye başladığını iddia ediyordu. Müritlerine bu sürecin 1976 yılından başlayıp 1982 yılına kadar tamamlandığını anlatıyordu. Risalet Nurları kitabında Allah’ın ona şöyle dediği yer alıyordu: “Bu Kitabul Kerim Risalet Nurları adı altında sana yani Mehdi’ye, yani İskender El Ekber kulumuza indirmekte olduğumuz bir yol gösterici ve aydınlatıcıdır.”

Bu arada ismini “İskender Ali Mihr” olarak değiştirmiş ve Mihr Vakfı ve dergisini kurmuştu.

Peygamberlik iddiasını hiçbir zaman gizlemedi, kurduğu tarikatı büyümeye başlayıp düzenlediği toplantılar dile düşünce durum dönemin savcılarının da dikkatini çekti. 1986 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı kitabını inceleyip “Kuran’a aykırı” olduğu şeklinde bir rapor verdi.

Ardından “İrticai faaliyet” gerekçesiyle tutuklandı.

Medyada farkedilmesi de 90’lı yıllarda oldu. İslami camianın dışına düşmüş ve meczup muamelesi gören bir kişi olmasına rağmen, 90’lı yılların sonunda ABD’ye göç eden Evrenosoğlu, vakıf kurarak, Türkiye’de faaliyetlerine devam etti ve şaşırtıcı bir şekilde büyümeye devam etti. Radyolar kurdu, sayısız internet sitesi açtı.

2019 yılında, mahkeme tarafından kapatılan Medeniyet İrfan Hayır Refah Vakfı’nın (MİHR) kurucusu olan Evrenosoğlu’nun Kur’anı Kerim meali ve tefsir yayını yapan 5 internet sitesi de Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nca sakıncalı olduğu gerekçesiyle 2019 yılı ocak ayında kapatılmıştı.

İskender Erol Evrenesoğlu’nu belki de batıda görülen ve ‘New Age’ denilen dini akımların Adnan Oktar’dan da önce ülkemizdeki ilk temsilcisi saymak gerekiyor. Fakat yine bu tür akımlarda görülen bir sorunla o da karşılaştı. Adnan Oktar’ın ‘kedicikleri’ kadar olmasa da müridi olan kadınlarla büyük sorunlar yaşadı. Bazı kadın müritleri onu tacizle suçladı. Türkiye’de iken bunlar sadece medyaya yapılan açıklamalar ve şikayetlerle sınırlı kaldı, ciddi bir sorun yaşamadı. Ancak ABD’de on sekiz yaşındaki genç bir müridi 2009 yılında onu savcılığa şikayet etti ve bu olay nedeniyle bir süre tutuklu kaldı.

Evrenesoğlu’nu yaşamı ve söylemleriyle diğer dini kişiliklerden ayıran;diğerlerinden öte bir mertebeye kendi kendini yükselten de “resul” yani peygamber ilan eden birinin bu kadar taraftar toplayabilmiş olmasından kaynaklanıyordu.

O’nun ilginç kişiliği kadar, beni ve birçok kişiyi şaşırtan da defin sırasında (görünen kısmıyla) yüzlerce kişinin törende yer almasıydı.

Tarihte örnekleri yok değil...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ufuk Çimen Arşivi