Anız yangınları toprağın dokusunu bozuyor

Anız yangınları toprağın dokusunu bozuyor
Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknoloji Mühendisleri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Murat Turgut ve DÜ Fen Fakültesi Zooloji Ana...

Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknoloji Mühendisleri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Murat Turgut ve DÜ Fen Fakültesi Zooloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, hasat zamanıyla birlikte başlayan anız yangınlarının toprağa, topraktaki canlılara ve çevreye verdiği zararlarına dikkat çekerek, çiftçilere ekilen tarlaları yakmamaları uyarısında bulundu

DİYARBAKIR YENİGÜN - Yaz aylarında hasadın başlaması sonrası ekilen arazilerdeki anız yangınları artarak devam ediyor. Hasattan sonra anızların ve boş arazilerdeki kuru otların yakılması üzerine Dicle Üniversitesi (DÜ) Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknoloji Mühendisleri Bölümünden Öğretim Üyesi Dr. Murat Turgut ve DÜ Fen Fakültesi Zooloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar anız yangınlarının zararları konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

‘Toprak üzerindeki anız erozyonu engelleyen önemli bir faktör’

DÜ. Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknoloji Mühendisleri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Murat Turgut, kendi topraklarının en büyük sorununun organik madde sıkıntısı olduğunu söyledi. Tarım topraklarının yüzde 85’inde yüzde 2’den daha az organik madde miktarının mevcut olduğunu belirten Turgut, "Siz anızı yakarak zaten hali hazırda düşük olan madde miktarını tekrardan sıfıra indirmiş oluyorsunuz. Çiftçilerimizin anızı toprağa karıştıracak alet, ekipman eksiklikleri olabiliyor. Bir başka anız yakma nedeni mevsimsel zorunluklar oluyor. Bir ürünü hasat ettikten sonra özellikle ikinci ürün mekanizasyonun da toprağı işlemek veya diğer işlemler için yeterli vakit olmuyor. Günümüzün popüler nedeni olan bir diğer nedenlerinden biri de yakıt maliyetleri. Çiftçilerimiz genelde zaten aynı tarlayı sürsem şu kadar dekar tarlayı yine aynı masrafı yapacağım diyor. Çoğu zaman dekar başına düşen cezayı vermeyi tercih ediyorlar. Toprak düzeyindeki anız aynı zamanda bizim ülkesel bazda sorunumuz olan toprak erozyonunu engellemeye yarayan bir faktör. İki türlü belli başlı erozyon var. Rüzgar erozyonu ve su erozyonu. Toprak yüzeyinde tuttuğumuz anız, hem rüzgar hem su erozyonuna karşı önemli ölçüde konumda bulunuyor. Ayrıca toprakta yaşayan gözle görülen, gözle görülemeyen birçok canlı var. Siz aynı toprağı yakarak bunları da yok etmiş oluyorsunuz. Tabi anızı yaktığınız zaman toprak yüzeyinde 280-300 derecelere varan bir sıcaklık oluşuyor. Bu sıcaklık zaten toprağı toprak vasfından çıkarıyor. Üst katmanı bizim için tamamen etkili olan katman. Tohum ekim derinliği olan katmanı zaten siz toprak vasfından çıkarmış oluyorsunuz” dedi.

‘Hem toprağı, hem çevreyi kirletiyoruz’

Anız yangınlarının çevreye de zararı olduğunu ifaden eden Turgut, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir biriyle bağlantılı bir süreç. Bir hem toprağı öldürüyoruz aynı zamanda çevreyi kirletiyoruz. Şehirde çamaşırını yıkayıp balkona asan bir bayanı bile dolaylı yoldan etkiliyor. Asıyor çamaşırını geliyor bir bakıyor ki yanmış anız parçaları, yaşlılarımız var, çocuklarımız var, nefes alma güçlüğü çekenler var. Temiz hava ihtiyacı olan kişiler var, bunlarında havasını kirletmiş oluyorsunuz. Enerji hatları, telefon direkleri, enerji iletim direkleri bunlarda zara görüyor. Hasattan sonra toprak üzerinde kalan nasıl baş edebileceğimizi bilmek gerekiyor. Bunun birkaç yöntemi var. Bu yöntemlerden biri kısa yoldan kurtuluş reçetesi gibi görünen bir sorun. Çiftçilerimiz anızını yakıyor. Bir diğer yöntem anızı toprağa karıştırabilirsiniz. Anızı çeşitli yöntemlerle toplayıp balyalayarak toprakta uzaklaştırabilirsiniz. Ama tabi bunlar ilk bakışta genel olarak baktığınızda bir ek masraf olarak getirebilecek yöntemler gibi geliyor. Ama inanın toprağı yakmakla sizin sonradan toprağı yakmakla kaybedilen organik madde, canlıların aktiviteleri gibi faaliyetleri kazanmak için belki de farkında olmadan kat kat fazla gübre kullanımıyla, değişik ilaçların kullanımıyla, çiftçilerimiz bitki gelişim düzenleyici kullanımıyla kat kat masraf yapıyor.”

‘Zarar verilen canlı, 40 canlıyı etkiler’

Hasat yapıldıktan sonra insanların sanki o alanda hiçbir canlı yokmuş gibi düşündüklerini aktaran Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Satar, “Aslında bu anız yakılan yerlerde birçok tarla kuşlarının yavruları, yuvaları bulunuyor. Ayrıca birçok böceğin yumurtaları bulunuyor. Bunun dışında birçok sürüngen ve kirpi omurgalı canlılar var bu alanda. Bu yüzden bunlara çok dikkat etmek gerekir ve burada yaşayan canlıların çoğu besin zincirinde çok önemli bir yere sahip. Nedir bu, bunu şöyle düşünebiliriz, bir canlıya zarar verdiğiniz zaman o canlı, yaklaşık olarak 40 canlıyı etkiler. Yani bazen bir canlı türünün sayısında, zararlı türün sayısında çok büyük artış görürüz. Nedir bunlar, doğal düşmanları yok edildiği zaman bazı canlıların fazla sayıda doğada görüldüğünü görebiliriz” diye konuştu. (İHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.