Yerlikaya’dan Koronavirüs uyarısı; Tehlike bitmedi!

Yerlikaya’dan Koronavirüs uyarısı; Tehlike bitmedi!
Diyarbakır'da artan vakalarla ilgili Yenigün’e konuşan Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, salgın tehlikesinin bitmediğini özellikle...

Diyarbakır'da artan vakalarla ilgili Yenigün’e konuşan Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, salgın tehlikesinin bitmediğini özellikle kentte en yüksek vaka sayıları ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Verilerin dikkate alınıp il, ilçe mahalle bazında bir takım kararların alınması gerektiğini vurgulayan Yerlikaya, “Diyarbakır açısından da Türkiye açsından da bir yönetememe krizi var. Bu mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için çok daha bilimsel veriler doğrultusunda hareket edilmesi gerekir” dedi

Şehriban Eleftoz/ Yenigün Özel

DİYARBAKIR YENİGÜN - Diyarbakır'da normalleşme ile birlikte vaka sayısı artmaya başladı. Normalleşmeden önce 800 vaka olan kentte normalleşmeden sonra 2 binin üzerine çıktı. Günlük vaka sayısı ise 100'ün üzerine çıktığı Diyarbakır’daki son duruma ilişkin Yenigün'e konuşan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, Diyarbakır'da Cizre’deki gibi hastanelerin dolmadığını ancak çok dinamik bir biçimde her gün 40-50 hasta yatırılıp taburcu edildiğini söyledi. Diyarbakır açısından da Türkiye açsından da bir yönetememe krizi olduğunu savunan Yerlikaya, mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için çok daha bilimsel veriler doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.

[caption id="attachment_44070" align="alignnone" width="600"] Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Halis Yerlikaya[/caption]

‘Süreci yönetememe krizi var’

Normalleşme ile birlikte Diyarbakır’da artan vakalarla ilgili Dr. Halis Yerlikaya şunları söyledi;

“Diyarbakır diğer illere göre daha geriden geliyordu. 1  Haziran'dan önce vaka sayısı 800-900 iken şimdi ise 2 binleri geçen vaka sayısıyla karşı karşıyayız. Diyarbakır'da normalleşme süreci hızlı başladı. 1 Haziran’dan sonra hızla bütün önlemlerin gevşetilmesi bu artışlara neden oldu. Yetkililer, vatandaşların maske, hijyen ve fiziksel mesafeye uymadıklarından kaynaklı vaka sayıların artmış olduğunu değerlendiriyor. Sorumluluğu yetkililerden vatandaşlara atan bir yorumlama diye düşünüyorum. Biz de maske takılması,  hijyen kurallarına uyulması ve fiziksel mesafeye dikkat edilmesinin bu süreçte çok kritik bir önlem olduğunu düşünüyoruz.  Ama sadece bu yetmiyor, sorumluluk vatandaşların omuzlarında değil. Kamu otoritesinden bu noktada sorumluluk alıp bütün süreci her yerde farklı yürütmesi gerekiyordu. Türkiye'nin her tarafında merkezi alınan kararlar ile bütün her şey gevşetildi. Bölge açsısından bu gevşetmeyle batı illerinde gelen hastaların da sonucunda vaka sayıları arttı. Vaka sayılarının artmasının bir nedeni ise toplu ibadet, taziye ve kutlamalar artışa neden oldu. Biz bunun sorumlusunun süreci iyi yönetemeyen yetkililer olduğunu düşünüyoruz. Bu süreç daha başarılı yürütülseydi, il ve ilçe bazında bir takım kararlar alınarak süreç yürütülmüş olsaydı, sürece sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, tabip odaları katılmış olsalardı, onların öneri ve görüşleri, uyarıları dikkate alınsaydı çok daha farklı olabilirdi. Bu kadar vaka ile karşı karşıya kalmayabilirdik, daha az yurttaşımızı yitirmiş olabilirdik. Diyarbakır açısından da Türkiye açsından da bir yönetememe krizi var. Bu mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için çok daha bilimsel veriler doğrultusunda hareket edilmesi gerekir. Ne olduğu belli olmayan, günden güne değişen, algılar üzerinden süreci yürütmeye çalışan bir yönetim biçimi ile karşılaştık. Bu yönetme biçimi de vakaların artışına yol açtı diye düşünüyoruz.”

‘İlimizde en yüksek vaka sayıları ile karşı karşıyayız’

Yerlikaya, “Vatandaşa söyleyeceğimiz üç şey var;  Bir salgın tehlikesi bitmedi, özellikle ilimizde en yüksek vaka sayıları ile karşı karşıyayız. Bunun bilince hareket etmekte yarar var. Bu hastalık %30 hiçbir bulgu vermeden geçirilebiliyor, %50 çok az semptom oluyor ama %10-15'lik hasta grubunda özellikle yaşlı kesimlerde ciddi sorunlara yol açıyor. Ve ateş düştüğü yeri yakıyor dolayısıyla bu hastalık size bir şey yapmasa bile hastalığı kaptığınızda bir başkasına buluşturarak onun yaşamında ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalmasına, hatta yaşamını yitirmesine yol açma potansiyeliniz var. Herkesin bu bilinç ile hareket etmesinde yarar var. İkinci söyleyeceğimiz kritik şey;  özelikle kapalı yerlerde  toplu mekanlarda  bir araya gelmemeleri gerekiyor. Üçüncü söyleyeceğimiz şey ise; her kesimin mutlaka maske takması ve hijyen kurallarına dikkat etmesi gerekiyor" dedi.

‘Herkes üzerine düşen görevi yerine getirirse başarılı oluruz’

Verilerin dikkate alınıp il, ilçe mahalle bazında bir takım kararların alınması gerektiğini vurgulayan Yerlikaya, “Salgın sürecinde başarıya ulaşmak için toplum katılımı, toplum desteğinin alınması lazım bunun için de demokratik örgütlerin, meslek örgütlerinin bu sürecin bir parçası olması gerekiyor. Bunların bilgilendirilmesi, karar sürecine katılmaları gerekiyor. Aynı zamanda bu sürecin koordineli bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Bu sadece hastanelerde sağlık çalışanların özverili çalışmasıyla başarıya ulaşacağı bir şey değil.  Bu anlamda herkesin sorumluluğu var, herkesin yapacağı şeyler var. Bir bütün olarak herkes üzerin düşen görevi yerine getirirse başarılı oluruz. Kamu otoritesinin bir başarı algısı yaratmadan,  sorumluluğu vatandaşa atmadan karar süreçlerinin dinamik bir biçimde izleyip buna göre kararlar alıp insanlar da buna ikna edilerek sosyal yaşam açısından, ekonomik açıdan birtakım destekler sağlanarak bu süreç başarıya ulaşabilir. Şu anda aşısı, tedavisi olmayan bir etkenle karşı karşıyayız. Bütün dünyanın uğraştığı uzun soluklu bir şey. Hala birinci dalganın içindeyiz. Sonbaharda ikinci dalga bekleniyor. Vaka sayıların bu şekilde artması kaygı verici. Bütün bunları bir araya getirdiğiz de herkese sorumluluk düşüyor ama en fazla yetkililere düşüyor. İdarecilerin bu noktada yönetememe sorununa bir an önce son verip kent ,hastane, test olanaklarını uygun bir biçimde kullanmaları ve toplum katılımını mutlaka sağlamaları gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘Sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekiyordu’

Yerlikaya, “Eğitim araştırma Hastanesi'nde 300-350 hasta olduğunu söyleyebilirim.  Salgın sürecinin bir sıkıntısı da verilerin açıklanmamasıdır. Veriler, İl Sağlık Müdürlüğü ve valilikler tarafından düzenli olarak kamuoyuna, gazetecilere açıklanması gerekiyordu. Sürecin şeffaf bir şekilde yürülmesi gerekiyordu. Ama  baktığımızda hiçbir şekilde bu süreç şeffaf biçimde yürütülmedi, birtakım bilgiler toplumla paylaşılmadı. Diyarbakır'daki hastaneler, henüz Cizre'deki gibi bütün hastanelerin dolduğunu söyleyecek bir noktada değiliz ama çok dinamik bir biçimde hergün 40-50 hasta  yatırılıp taburcu edildiği bir süreci yaşıyoruz. Vaka sayılarında inanılmaz bir artış var. Hastanelerde bütün enerji şu anda Covid-19'a aktarılmış durumda kronik hastalığı olan, başka sağlık sorunları preblemleri olan vatandaşlara da gerekli sağlık hizmetleri Covid-19’a ayrıldığı için yapılamıyor. Sonuçta sadece Covid-19 insanları hasta etmiyor. Diğer bütün hastalıklar da olağan zamanlardaki gibi devam ediyor” ifadelerini kullandı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.