Telvin Kardeşlik Özkaya

Telvin Kardeşlik Özkaya

Telvin Kardeşlik Özkaya yazdı: Korkularımızı terbiye etmek

Korku, İmam Gazali'nin tanımladığı gibi ileride kötü bir durumla karşılaşacağı beklentisinin insanın ruhunda sebep olduğu elem ve huzursuzluktur. Fıtrî bir duygudur, bir reflekstir insanın hayatını devam ettirebilmesi için gereklidir.

Kur'an-ı Kerim'de korku (havf) ve benzer anlamdaki mastarlardan türeyen kelimelerin yarısına yakını dünyevi korkular ve kaygılar, diğerleri Allah korkusu, azap korkusu, ahiret kaygısı ve günah işleme endişesi anlamlarında kullanılmıştır.

Korkunun azı faydalı iken çoğu zararlı olmaktadır. İnsanın bütün duygularını ele geçirebilir, hastalığa dönüşebilir. O zaman fıtrî olan bu duygu, korkan kişinin karakterine dönüştüğü için adı “korkaklık” olur. Hastalığının adı da “kaygı bozukluğu” olur.

Korku zayıflığın alametidir, aynı zamanda sebebidir. İblis'in tuzağıdır. Korkan kişi zayıf düşer düşünce yetisini kaybeder ve bunun sonucunda her insanın tabiatında bulunan bir başka sonuç doğar: Acele etmek. Hz. Peygamber'in buyurduğu üzere “Teennî Allah’tan, acelecilik şeytandandır.” (Tirmizî, Birr, 65) Acele etmek, sabretmemek, sonucu Allah'tan beklememek insanı bir çok günaha sürükler.

Bakara 268 “Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.”

Korku iblisin tuzağıdır, kaybetme korkusuyla insana çirkin işler yaptırır. Fakirlik sadece mali yokluk değildir, herhangi bir şeyi yitirmek ya da sahip olamamak endişesidir. Şeytanın fısıldadığı en temel vesvese “onu elde etme fırsatını elinden kaçıracaksın” endişesidir. İnsan korkularını yenerse nice şehvetlerin tuzağına düşmekten kendini korur. Kainatta her şey zıttıyla tolere edilir. Korkuyu dengelemek için cesaret gereklidir. Cesaret en basit tanımıyla kaybedeceğini düşünmemektir. Böyle düşünmek korkunun kaybolup gitmesini sağlar.

Korku eğitimin bir parçası haline getirilmiş durumda. Anneler, babalar, öğretmenler çocuk terbiyesini korku üzerine bina ederler. “Dersini çalışmazsan muhtaç duruma düşersin, millete el açarsın”, “yüksek not alamazsın”, “birinci olamazsın” gibi kaygılar küçüklükten itibaren insana telkin edilir. Korku motivasyonun bir parçası haline gelmiştir bu dünyada. Korku olmadan yaşamak mümkün değildir. Oysa ki hakikatte Allah'tan başka hiç kimsenin bir başkasını korkutmaya hakkı yoktur.

Şunu unutmamalıyız ki hayattaki hiçbir şeyi korku yüzünden yapmamalıyız. O zaman bambaşka bir kalbe sahip olur kuvvet kazanır cesaretleniriz. Allah böyle bir kalbe tecelli eder, korkularla kaplanmış bir kalbe tecelli etmez. Hz. Peygamber (s.a.s)buyurmuştur ki; “Kuvvetli mü’min, (Allah katında) zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sen, sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah’dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına bir şey gelirse, “şöyle yapsaydım, böyle olurdu” diye hayıflanıp durma. “Allah’ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar” de. Zira “eğer şöyle yapsaydım” sözü şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar.” (Müslim, Kader 34.)

Derler ki ariflerin sahip olduğu ilk özellik cesarettir, kalp kuvvetidir Hz İbrahim'i “Halilullah” yapan onun cesaretidir.

Allah'ın imtihanlarının çoğu veya ilki korkudur sonra açlıktır sonra diğer belalardır. “Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara Suresi 155)

Mülk suresinde Rabbimiz hangimizin daha güzel amel işleyeceğini sınadığını buyurmuştur. Hayatımızın tamamı bir müsabaka gibidir, müsabakanın sonucuna dair korku insanı zayıflatır. Baştan kaybedeceğini düşünen insan hem psikolojik hem fiziksel olarak gücünü kaybeder. Oysa motivasyon kazanmak ve ödül üzerine olmalıdır.

Dini terbiye insandaki korkuları ortadan kaldırmayı hedefler. Bazı ayetlerde Rabbimizin dilediğine rızık verdiğini, dilediğini hidayete erdirdiğini, dilediğini yoldan saptırdığını okuyoruz. Bu bizlere her şeyin Allah'ın elinde olduğunu, sonucun bizim elimizde değil Allah'ın takdirinde ve tasarrufunda olduğunu göstermektedir. O zaman sonuçtan korkmak beyhude bir iş değil midir?

Tevbe Suresi 51. Ayet “De ki:Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiç bir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.”

Ayetin gösterdiği hedef tevekkül etmektir o zaman korkuların endişelerin bütün kaygıların ilacı Allah'a teslim olmak ve sonucu ona bırakmaktır.

Allah kalbimizi aklımızı korkulardan arındırsın bu esrarengiz dünya hayatımızda, korkunun zayıflığı ve acizliğini üzerimizden kaldırsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Telvin Kardeşlik Özkaya Arşivi