Yargıtay Aysel Tugluk'a verilen cezayı onadı

Yargıtay Aysel Tugluk'a verilen cezayı onadı
Yargıtay 16. Ceza Dairesi,  DTK’nin eski Genel Başkanı ve HDP eski Milletvekili Aysel Tuğluk’a “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla verilen 10 yıllık...

Yargıtay 16. Ceza Dairesi,  DTK’nin eski Genel Başkanı ve HDP eski Milletvekili Aysel Tuğluk’a “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla verilen 10 yıllık hapis cezasını onadı.   Yargıtay, Tuğluk’un DTK Eş Başkanı olarak katıldığı çalışmaların siyasi faaliyet kabul edilmeyeceğini, bunun “yasadışı örgüt” faaliyeti olduğunu savundu.  Bu karar, DTK faaliyetleri nedeniyle yargılanan ve aralarında HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ,  DTK Eş Başkanı Leyla Güven ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’nın bulunduğu yüzlerce davayı etkileyecek

Deniz TEKİN/Yenigün Özel

DİYARBAKIR YENİGÜN - Bir dönem DTK Eş Başkanlını yapan ve HDP'nin Hukuk ve İnsan Laklarından sorumlu eski Eş Genel Başkan Yardımcısı olan Aysel Tuğluk, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 28 Aralık 2016’da Diyarbakır’da tutuklanmıştı.  Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Tuğluk hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla hazırlanan iddianamede 22,5 yıla kadar hapis isteniyordu. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 16 Mart 2018’de kararını açıklayan mahkeme, Tuğluk’un “yasadışı örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.   Tuğluk’un avukatları müvekkillerinin yürüttüğü siyasi parti faaliyetleri nedeniyle cezalandırıldığını belirterek, kararı temyiz etmişti. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, temyiz talebini reddederek, yerel mahkemenin Tuğluk’a verdiği cezayı onaması üzerine dava Yargıtay’a taşınmıştı.  Yargıtay 16. Ceza Dairesi Tuğluk hakkında verilen hükmün temyiz incelemesini tamamlayarak Tuğluk’a “örgüt üyesi olmak”tan verilen 10 yıl hapis cezasını onadı.

AİHM kararına atıfta bulundu

Yerel mahkemelerde görülen yüzlerce DTK davası için emsal olabilecek bir karar veren Yargıtay 16. Ceza Dairesi gerekçeli kararında, Tuğluk’un yargılama sürecindeki usul işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği belirtildi.  Siyasi partilerin Anayasa’da vurgulandığı gibi demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru olduğuna işaret etti.  Kararın devamında, “ Bir faaliyetin siyasi faaliyet ve örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi ve Anayasa ve AİHS sözleşmesindeki korumadan yaralanması için, gerçekleştirilmekte olduğu bağlam ile birlikte cebir ve şiddetle ilişkisi, kullanılan yöntem ve takip edilen amacın hukuk ve demokrasi kurallarına uygun olup olmadığı ve bir terör örgütüyle amaç veya yöntem bakımından ya da yapısal açıdan bir bağlantısının bulunup bulunmadığına bakılmalı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 17 Temmuz 2001 tarihli ‘Sadak ve diğerleri” kararında yaptığı ayrım da dikkate alınmalıdır” değerlendirmesinde bulunuldu.

DTK’nin ‘KCK ile özdeşlik gösterdiğini’ savunuldu

Tuğluk’un dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden, DTK’nin,  Abdullah Öcalan’ın Öcalan'ın talimatı doğrultusunda “KCK'nin dört ayaklı paradigması üçüncü ayağı” olarak kurulduğunun anlaşıldığını belirtilen kararda, “Demokratik Toplum Kongresinin (DTK), sözde kurucu meclis işlevi gören bir yapılanma olduğu ve Kuzey Kürdistan Parlamentosu/Meclisi olarak nitelendirildiği, terör örgütünün hedefi olan demokratik özerklik stratejisini hayata geçirmek için örgüt elebaşısının talimatları doğrultusunda kurulduğu, KCK/TM parlamento yapısını oluşturan sözde yasama organı olduğu, genel kurul, daimi meclis, başkanlık divanı, yürütme kurulu ve komisyonlar gibi organlarının bulunduğu, çalışma usulüne ilişkin sözde iç tüzüğünün olduğu, demokratik özerkliği gerçekleştirmek amacıyla siyasi parti, dernek, sendika ve sivil toplum kuruluşlarını örgütleyerek konferans ve çalıştaylar düzenlediği, örgütlenme yapısı itibarıyla KCK ile özdeşlik gösterdiği, bileşenlerinin KCK yapılanması içinde yer alan sözde kent meclisleri, ilçe meclisleri, mahalle meclisleri ve köy komünlerinin olduğu, delege ve üyelerinin anılan bu sözde meclis üyeleri ile bazı milletvekilleri, belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri olduğu, yaptığı kongre ve konferanslar sonucunda 14 Temmuz 2011 tarihinde demokratik özerlik ilan edildiği ve 27 Aralık 2015 tarihinde demokratik özerk bölgelerin oluşturulmasının istendiği ve ayrıca öz yönetim ilanlarına sahip çıkıldığı tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır” denildi.  Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 17 Eylül 2019’da onadığı “KCK Ana davası” kararında KCK’nin yapısı ve sistemine dair yaptığı değerlendirmeye atıfta bulundu.

Yargıtay: DTK’nin çalışmalarına katılmak siyasi faaliyet değil

Yargıtay, Tuğluk’un suçlama konusu yapılan faaliyetlerine ilişkin de şu değerlendirmede bulundu, “ Bu açıklamalar ışığında silahlı terör örgütü elebaşı olan Abdullah Öcalan'ın talimatı doğrultusunda KCK'nın dört ayaklı paradigmasından biri olarak kurulup faaliyet gösterdiği anlaşılan Demokratik Toplum Kongresinin 2010 - 2014 yılları arasında eş başkanlığını yapan ve aynı zamanda bir siyasi partinin de milletvekili olan sanığın, Demokratik Toplum Kongresinin bir çok toplantısında yer aldığı ve 14 Temmuz 2011 tarihinde yapılan basın açıklamasıyla demokratik özerlik ilan belgesini okuduğu, örgüte müzahir internet sitelerinde yer alan çağrılar üzerine gerçekleştirilen çeşitli yasa dışı gösterilere ve silahlı terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda öldürülen teröristlerin cenazelerine katıldığı şeklindeki sübut bulan eylemlerinin, salt siyasi bir faaliyet olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından bir bütün halinde silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olma suçunu oluşturduğuna ilişkin mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun bulunmakla sanık müdafilerinin bir siyasi partinin milletvekili olarak yürütülen siyasi faaliyetlerin suç sayılmak suretiyle sanığın cezalandırıldığına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.”

Yargıtay’ın bu kararı yüzlerce DTK davasını etkileyecek

Yargıtay’ın, DTK’yi “yasadışı bir oluşum” gösteren ve emsal sayılabilecek bu kararı,  DTK’nin yönetiminde, komisyonlarında görev aldıkları,  toplantı,  panel, çalıştay, basın açıklaması ve diğer faaliyetlilerinde bulundukları gerekçesiyle açılan ve şu an devam eden yüzlerce DTK davasını yakından ilgilendiriyor. DTK yargılamalarına bakan mahkemelerin, Yargıtay’ın Tuğluk hakkında vereceği kararı beklediği öne sürülüyor. Yargıtay’ın kararı,  DTK faaliyetlerine katıldıkları için yargılanan HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, DBP’nin eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel,  HDP ve Milletvekilleri Leyla Güven, HDP eski milletvekilleri İdris Baluken, Selma Irmak, Nursel Aydoğan,Sırrı Süreyya Önder, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Dersim eski Belediye Eşbaşkanı Nurhayat Altun, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Fırat Anlı, Gültan Kışanak,  Mardin Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk yanı sırada yüzlerce siyasetçi ve STK yöneticisinin yargılandığı davaları yakından ilgilendiriyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.