Yûsif Bedirxan

Yûsif Bedirxan

Savaşı anlamadan, barışı çözmek I

Suriye’deMart 2011’den beri süren savaş İdlib’e sıkışmış durumda. İdlib’te Türkiye’nin aldığı pozisyonu zorlayan Rus ve İran destekli Suriye güçlerinin kente yönelik saldırıları karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan 'savaş' ifadesini kullandı.

Daha düne kadar düşmanca tavırlar sergileyen ABD ve Almanya ve Fransa’nın dostane tavırlarındaki salyalı yapmacıklık sırıtıyor.

Ayrı amaçlara hizmet eden çıkar ilişkilerinde ittifakları sürekli zorlayan ve ön görülmeyen bir hava var.

Gelin farklı bir açıdan, Avrupa tarihini değiştirecek bir dizi olayın başladığı 1812 yılındaki Napolyon'un Rusya seferinin konu alındığı Tolstoy’un dev eseri Savaş ve Barış’tan bir alıntıyla yaşananları yani savaşın arka planını anlamaya çalışalım.

Önce savaş nasıl ve hangi bahanelerin arkasına sığınılarak gerçekleşti ona bakalım.

Tarihçiler, Napolyon Bonapart’ınRusya’ya 24 Haziran 1812 tarihinde başlattığı seferinin ana nedenini Çar I. Aleksandr'ı Britanyalı (İngiliz) tacirlerle ticaret yapmayı durdurma zorunluluğunda bırakmak ve böylece Birleşik Krallık'ı (İngiltere’yi) savaşı sonlandırmaya itmek olarak anlatıyor. Resmî olarak verilen sebepse Polonya'yı Rus tehdidinden korumak.

Savaş sonrası süreç, hem Rusya hem Fransa ve Avrupa açısından süreç sürekli işlemeye devam ediyor. Yine Fransa’ya karşı oluşturulan çoklu ittifakla başlatılan 6. Koalisyon Savaşı, 1. Dünya Savaşı, esnasındaki 1917 Ekim Devrimi, demir perde dönemi ve SSCB’den bugünkü Rusya’nın güçlü pozisyonunu ortaya çıkaran kanlı 200 yıllık bir tarihsel arka plan oluşuyor...

Bu savaş ve ardından devam eden süreçte Fransa, Kolonyal Avrupa sistemi içindeki güçlü pozisyonunu kaybederken, Napolyon da derin izler bıraktığı tarih sahnesinden silindi.

Tolstoy, Avrupa tarihini değiştirecek bir dizi olayın başladığı savaş sürecinde; yöneticilerin lüks yaşamlarını, tüccarların,esnafın, orta sınıfın, yoksul mujiklerin (bizdeki karşılığı maraba/toprak işçileri) hayatta kalma tepkilerini derinlemesine sorgularken, bir yanda da savaşın ilk anından itibaren her iki tarafın kontrolden çıktığını göstermeye çalışıyor.

Roman, Fransa ve Napolyon hezimetini ele aldığı kadar, oluşan Rus milliyetçiliğine ve toplumsal yapıdaki değişime de vurgu yapıyor.

Aynı zamanda bir savaşta dönemsel olarak ittifak oluşturan ülkeler, bir diğer savaşta karşı karşıya geldi.

Fransa ve Rusya arasında gerçekleşen (binlerce insanın yaşamını yitirdiği ve Napolyon’un kazanır gibi gözüküp aslında kaybettiği, Moskova’nın neredeyse tamamen yakıldığı) savaşı ele aldığı dev yapıtında Tolstoy, savaşın resmi ya da gayri resmi sebeplerinden farklı uzun bir sebepler tespitinde bulunuyor:

…Her insanda hayatın iki yönü vardır: ilgileri ne kadar soyutlanmışsa o kadar özgür olduğu kişisel yaşam ve onun için belirlenmiş yasalara zorunlu olarak uyduğu doğa, kovan yaşamı.

İnsan bilinçli olarak kendisi için yaşar ama tarihsel, evrensel hedeflere ulaşılması için bilinçsiz bir alet olarak hizmet eder. Yapılan bir iş geri alınamaz ve insanın, milyonlarca başka bir insanın eylemiyle aynı zamana denk gelen bir eylemi tarihsel bir anlam kazanır. Bir insan toplumsal merdivende ne kadar yukarıda duruyorsa, ne kadar çok insanla bağlantısı varsa, başka insanlar üzerinde o kadar nüfuzu vardır, her eyleminin önceden belirlenmişliği ve kaçınılmazlığı da o kadar aşikârdır.

“Çarın kalbi Tanrı’nın elindedir.”

Çar, tarihin kölesidir.

Tarih, yani insanoğlunun bilinçsiz, genel, kovan hayatı, çarların hayatlarının her dakikasını kendisi için, kendi hedefleri için bir alet olarak kullanır.Devam Edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yûsif Bedirxan Arşivi