‘Reforma neden ihtiyaç var?’

‘Reforma neden ihtiyaç var?’
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan açıkladığı Yeni Yargı Reformu paketini kentteki hukukçular gazetemize değerlendirdi. Kimi hukukçular Yeni Yargı Reformu’nu...

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan açıkladığı Yeni Yargı Reformu paketini kentteki hukukçular gazetemize değerlendirdi. Kimi hukukçular Yeni Yargı Reformu’nu beğenirken kimi hukukçular ise eleştirdi. Paketi destekleyen Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi akademisyenlerinden Doç. Dr. Vahap Coşkun, “Türkiye’de uzun bir aradan sonra pozitif bir gündeme talip oldu. Bu pozitif gündemin ülkeye iyi geleceğini düşünüyorum” dedi. Diyarbakır Barosu ise, “Mevcut yargı sisteminde eğer durum bu kadar güllük gülistanlık ise bu reforma neden ihtiyaç var” ifadelerini kullandı

Rıdvan KÖSEN/Yenigün Özel

DİYARBAKIR YENİGÜN - Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, önceki gün Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi Yargı Reformu Stratejisi Programı'nda Yeni Yargı Reformu paketini açıkladı.  Hukuk fakültelerindeki eğitim süresinin 5 yıla çıkartılacağı maddesinin de bulunduğu paket ile ilgili konuşan Erdoğan Hak ve özgürlük temelli bir anlayış ile yeni stratejinin belirlendiğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı Yeni Yargı Reformu’nu bazı hukukçular tarafından desteklenirken bazı hukukçular ise eleştirdi. Konuya ilişkin gazetemize konuşan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi akademisyenlerinden Doç. Dr. Vahap Coşkun, Yeni Yargı Reformu beğenenlerden. Coşkun, “Türkiye’de uzun bir süreden sonra açıklanan reform paketinin ülkeye iyi geleceğini belirterek, “Getirilen önerilerin siyasi partiler arasında çok büyük bir tartışma yaratacağını düşünmüyorum. Siyasi partilerin hemen hemen tamamı bu konulara yakın görüşteler. Dolayısıyla eğer parlamento bu konuda çalışmaya başlarsa önerilerin hayata aktarılması rahatlıkla sağlanabilir” dedi.Yeni Yargı Reformu’nu uygulamada eksik kaldığını dile getiren Diyarbakır Barosu ise, “Türkiye yargısının temel sorununun yasal düzenleme eksikliğinden ziyade, uygulamadan kaynaklı olduğunu hatırlatarak; uygulayıcıların yanlış karar vermelerini en aza indirgeyecek seçenekler üzerinde kafa yormak gerektiğini vurgulamak isteriz” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’ye iyi geleceğini düşünüyorum”

Türkiye’de yargıya ilişkin sorun yaratan alanlarda uzun bir süreden sonra bir reform programının açıklandığını dile getiren Doç. Dr. Vahap Coşkun, “Burada uygulanacak hususlar son derece önemli. Özellikle tutuksuz yargılanma ve benzeri konularda önerilen öneriler. Sayın Cumhurbaşkanının açıklamaları da son derece önem arz etmektedir. Gerek hakim ve savcıların görevlerini yerine getirirken dikkat etmesi gereken ölçütler konusu gerekse de hukuk eğitiminin yeniden düzenlenmesi konusundaki önerilerin değerli olduğunu düşünüyorum. Ancak biliyoruz bu bir program. Bu programın 5 yıllık bir süre içerisinde tamamıyla hayata geçirilmesi önceliğimiz. Dolayısıyla bu programın takipçisi olmak gerekiyor. Muhtemelen bayramdan sonraki süreçte parlamentoda bu konuda bir hareketlilik olacak. Getirilen önerilerin siyasi partiler arasında çok büyük bir tartışma yaratacağını düşünmüyorum. Siyasi partilerin hemen hemen tamamı bu konulara yakın görüşteler. Dolayısıyla eğer parlamento bu konuda çalışmaya başlarsa önerilerin hayata aktarılması rahatlıkla sağlanabilir. Ama problemler bu programla sınırlı değil daha genç kapsam olarak ta bakmak gerekiyor hiç kuşkusuz. Örneğin hakimler ve savcılar, kurumların yapısı, anayasa mahkemelerinin yapısı ve benzeri konularda da bir takım sorunlar var. Ama bunların çözülmesi anayasa ilişkisinden hususular. Bütün bunların takipçisi olmak gerekiyor. Türkiye’de uzun bir aradan sonra pozitif bir gündeme talip oldu. Bu pozitif gündemin Türkiye’ye iyi geleceğini düşünüyorum” diye konuştu.

“Reforma neden ihtiyaç var”

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklama da ise, “Yargı Reformu Stratejisi,  AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu güne kadar 17 yıllık bir başarı öyküsü ile başlamaktadır. Çok nadir konularda,  üstünkörü bir özeleştiri göze çarpmaktadır. İşkence, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi memleketin en temel ve can yakan sorunlarında bile geçmişe ve hâlihazırdaki duruma bir övgü olması, “eğer durum bu kadar güllük gülistanlık ise bu reforma neden ihtiyaç var” sorusunu kaçınılmaz olarak gündeme getirmektedir. Bu konularda iyiyiz ama daha iyi olmaya gayret ediyoruz gibi bir sonuç ortaya çıkıyor ki mevcut durum karşısında buna inanmak mümkün değildir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda öngörülen hedef ve amaçlar mevcut yargı düzeni içerisinde hiçbir anlam ifade etmemektedir. Yürütmenin hoşuna gitmeyen kararlar veren mahkemelerin dağıtıldığı, hakim ve savcıların her an terör örgütü üyesi olmakla itham edilip görevden ihraç edilme tehdidi ile karşı karşıya olduğu, AYM ve AİHM kararlarının mahkemelerce uygulanmadığı, yüksek mahkeme üyelerinin tamamının hükümet tarafından (hatta bir kişi tarafından) atandığı,   mahkemelerin ve hakimlerin yürütmenin telkin ve talimatları doğrultusunda karar ihdas ettiği sayısız örnek karşısında; belgede öngörülen birkaç yasal düzenleme ile “tarafsızlık ve bağımsızlığın” sağlanabileceğini düşünmek saflık olur. Türkiye’de klasik bir yargının olup olmadığı bile artık tartışmalıyken, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesini konuşmak son derece lüks ve gereksizdir."

“4 yıl yerimizde sayacağımızı düşündürmektedir

Hiç kuşkusuz bir çerçeve metindir. İçeriği önemli ölçüde TBMM tarafından çıkarılacak yasalar ile belirlenecektir. Dolaysıyla bu metinde eleştirilen, olumlu bulunan veya önerilen hususlara dair bütün haklarımızı saklı tutuyoruz. Bu Belge 2015 yılındaki Belge ile birlikte okunduğunda çok büyük oranda ortak strateji, amaç, hedef ve faaliyetlere sahip olduğu görülecektir. İki belge arasındaki bu benzerlik geçmiş dört yıl boyunca mesafe almadığımızı göstermekte ve bizi bu konuda ümitsizliğe sevk etmektedir. İlki 4 yıl boyunca yerimizde saydığımızı, ikinci olarak da 4 yıl daha yerimizde sayacağımızı düşündürmektedir. Muhtemel tek teselli ise 2015 yargı reformunun darbe girişimi nedeniyle kesintiye uğrama ihtimali olduğu yönündeki iyimser bakış açısıdır. Ayrıca şu anki Türkiye yargısının temel sorununun yasal düzenleme eksikliğinden ziyade, uygulamadan kaynaklı olduğunu bir kez daha hatırda tutarak; uygulayıcıların yanlış karar vermelerini en aza indirgeyecek seçenekler üzerinde kafa yormak gerektiğini de bir kez da vurgulamak isteriz” ifadeleri kullanıldı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.