'Devletin militarist mantığı, toplumda karşı buldu'

'Devletin militarist mantığı, toplumda karşı buldu'
İstanbul Esenyurt'ta yaşanan vahşet sonrası başlayan bireysel silahlanma tartışmalarını Yenigün’e değerlendiren Siyaset Bilimci Vedat Koçal, “Bireysel silahlanmanın önüne geçebilmek toplum olarak mümkün değil, ancak hukuk devleti olduğunu iddia eden bürokrasisinin ya da kamu kurumunun toplumunun silahla olan ilişkisi üzerine denetim kurması. Silahı toplumdan yalıtması ile mümkündür” dedi.

Recep ÇALIŞKAN/YENİGÜN ÖZEL - İstanbul Esenyurt'ta Batuhan Bayındır ile Yunus Emre Erzen'in hayatını kaybettiği tekel bayisindeki vahşet, Türkiye’deki şiddet olaylarını bir kez daha gözler önüne serdi. Tepkilere neden olan görüntüler, toplumda şiddetin her geçen gün arttığının gerçeğini ortaya koydu. Olay sonrası kamuoyunda bireysel silahlanma tartışmaları sürerken, Umut Vakfı’nın verilerine göre; Türkiye'de tahmini 4 milyon ruhsatlı, 36 milyon ise ruhsatsız silah bulunuyor.

Yenigün’e konuşan Siyaset Bilimci Vedat Koçal, Türkiye toplumunun karakterinde, tarihsel karakterinde militarizm olduğuna dikkat çekerek, bireysel silahlanmanın toplumda eskiden beridir var olduğunu belirtti. Koçal “Bizim toplumumuz at, avrat, silah geleneğinden geliyor. Bu, Ortadoğu’da da böyle. Silah meselesi bizim kültürel geleneğimizde var. Batılı, modern bir toplum olmadığımız için hukukun silahı yönetmesine değil, silahın hukukuna tabi bir toplumuz. Asırlardan beridir bu böyle. Türk tarihinde eskiye gittiğimizde Asya’da Kaan veya Hakan denilen kişi devleti yöneten kişi olmakla beraber ordunun da komutanı. Bu Osmanlı Devleti’nde de böyle. Cumhuriyet’e geldiğimiz zaman bile anayasada hükmü vardır. Bu bizim kültürel geleneğimizde olan bir davranıştır” dedi.

sosyolog-vedat-kocal.jpeg

‘DEVLET DENETİMİNİ KAYBETTİ’
Devletin militarist mantığının toplumda karşılık bulduğunu anlatan Koçal, “Günümüzdeki mesele şu, hukuk devleti olma iddiasındaki bürokrasi, toplumu silahla haşır neşirliğinin üstündeki denetimini kaybetti. Yani mesele bu halihazırda toplumda silah mantığı, kendi hukukunu silah gücüyle uygulama zaten var, ama günümüzde devlet bilerek altını kalın kalın çiziyorum bilerek toplumun silahla olan ilişkisi üzerindeki denetimini kaybetti. Çünkü silah kullanımı meşrulaştırıldı. Mesela medyadaki en yoğun haber unsuru devletin silahlanmasıdır. Son seçimlerde de devletin silahlanması ile ilgili bir propaganda yürütüldü. Dolayısıyla devlet, kendi siyasal propagandasını meşruiyetini silah üzerinden topluma yansıtınca, zaten toplumda var olan silahın bir güç aygıtı oluşu ve psikolojisi meşrulaştı. Dolayısıyla bunu biraz Nazizm’e benzetmek mümkün. Yani devletin militarist mantığı, toplumda karşı buldu. Devlet militaristleştikçe toplum da silahlandı. Yeni bir durum ile karşı karşıya değiliz, sadece mesele cumhuriyetten bu yana silah üzerinde devletin hukuksal denetimi günümüze kadar hiç olmadığı şekilde aşındı” diye konuştu.

‘SİLAHLANMANIN BİR ERDEM OLMADIĞI GÖSTERİLMELİ'
Koçal, bireysel silahlanmanın önüne geçebilmek için bürokrasinin ve toplumun silahla ilişkisi üzerine denetim kurması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Toplum olarak bireysel silahlanma ile ilgili hiçbir şey yapabileceğimizi düşünmüyorum. Toplumsal olarak bu durumlara yabancı değiliz. Avrupai toplumlarda ortaçağdan bu yana devletler silahı tekeline almış ve toplumdan uzaklaştırmıştır. Avrupa’da şehirleri gezdiğinizde bu kadar general heykeli ve fotoğrafı görmezsiniz. Atatürk örneğinde olduğu gibi çünkü orada askerlik mesleği toplumdan yalıtılmıştır bu Antik Yunan’dan beri böyledir. Askerlik mesleği toplumdan uzaklaştırılmıştır. Mesela biz Atatürk için kurtarıcı derken Avrupa’daki generaller bu kadar anlamlandırılmamıştır. Çünkü asker görevini yapmıştır. 28 Şubat döneminde kışlalarda, orduevlerinde yazardı, “Orduya sadakat şerefinizdir”. Burada olması gereken hukuk devleti olduğunu iddia eden bürokrasisinin ya da kamu kurumunun toplumun silahla olan ilişkisi üzerine denetim kurması. Silahı toplumdan yalıtması.

SİLAHLARA ULAŞIM KOLAYLAŞTI

1980 ve 1990’lı yıllardan sonra Kürt coğrafyasında yasal olmayan bir pazar oluştu. Diyarbakır’da Şırnak’ta uzun namlulu silahlara çok kolay ulaşma imkanı var ve nitekim bu yıl içerisinde bu coğrafyada uzun namlulu silahlarla 10 kişi öldü. Kamu kurumları silahlanmanın bir erdem olmadığını göstermesi gerek. Silahlarla fotoğraf çeken siyasiler, kamu kurum veya kuruluşların silahla bu kadar haşır neşir olursa toplumda da bunun karşılığı olur.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.