'Halk iradesinin gaspıdır'

'Halk iradesinin gaspıdır'
Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehirlerine kayyım atanmasına tepki gösteren kentteki STK’lar; “Seçimle elde edilemeyeni zor kullanarak elde etme mantığının...

Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehirlerine kayyım atanmasına tepki gösteren kentteki STK’lar; “Seçimle elde edilemeyeni zor kullanarak elde etme mantığının bir tezahürü olan bu kararın, hukuk ve demokratik değerlerle bağdaşır bir yanı bulunmayıp, halk iradesinin gasp edilmesidir” dedi.

DİYARBAKIR YENİGÜN - HDP’li 3 büyükşehir belediyesine kayyum atanmasına Diyarbakır’daki sivil toplum ve meslek örgütlerinden tepki geldi. Diyarbakır Barosu’nda bir araya gelen sivil toplum örgütleri temsilcileri, basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda ilk olarak konuşan Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, bir önceki kayyumun kadın politikalarını hatırlatarak, “Bu hukuksuzluk ve anti demokratik uygulamayı insan haklarına ve hiçbir adalet sistemine sığmayan bu olayı kınıyoruz. Merkezi idarenin gerçekleştirmiş olduğu bu darbe anlayışının geri çekilmesi ile ilgili olarak tepkimizi ortaya koymak istiyoruz. Önceki dönem kayyumun yarattığı tahribatın kadını özel alana sıkıştırma anlayışının tekrar hayata geçirilmesinin karşısında duracağımıza ve bununla mücadele edeceğimize gerekli tüm tedbirleri alacağımız belirtmek istiyoruz” diye konuştu.

“Toplumsal gösteri hakkı ve ifade hürriyeti ihlal edilmiştir”

Sivil toplum örgütleri adına açıklamayı yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun ise İçişleri Bakanı’nın aldığı kararının halkın seçme ve seçilme hakkını yok sayması anlamına geldiğini belirtti. Zeytun, kayyum atamalarına gerekçe yapılan gerekçelerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek; “Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) yönetiminde bulunan Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyesinin eş başkanları 19 Ağustos 2019 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılmıştır. Ardından da kent valileri, görevden uzaklaştırılan belediye eş başkanlarının yerine kayyım olarak atanmıştır. Görevden uzaklaştırma ve kayyım kararının ardından, aynı gece eşzamanlı olarak, belediye hizmet binalarına, belediye ve HDP yöneticilerinin evlerine kapılar kırılarak baskınlar düzenlenmiştir. İçişleri Bakanlığı açıklamasına göre, 29 ilde gerçekleşen polis operasyonlarında 418 kişinin gözaltına alındığı belirtilmiştir. Sadece Diyarbakır’da aralarında belediye yöneticilerinin, meclis üyelerinin, sivil toplum temsilcilerinin de bulunduğu 100’ü aşkın kişinin gözaltına alındığı bilgisi edinilmiştir. Operasyonların sürdüğü ve gözaltı sayısının artabileceği yönünde bilgiler edinilmiştir. Seçmenlerin-yurttaşların belediye binası önünde bir araya gelerek, demokratik tepki göstermek amacıyla düzenlemek istedikleri basın açıklamasına, kolluk kuvvetleri tarafından izin verilmemiş, tazyikli su, cop ve biber gazı ile sert bir müdahalede bulunulmuştur. Anayasanın 34. Maddesi ile güvence altına alınan toplumsal gösteri hakkı ve ifade hürriyeti ihlal edilmiştir” dedi.

“Kayyım kararları halk iradesinin gaspıdır”

Seçimle elde edilemeyenin zor kullanılarak elde edilmesinin halk iradesinin gasp edilmesi olduğunu söyleyen Zeytun sözlerini şöyle tamamladı; “Bilindiği üzere; OHAL döneminde HDP’li 94 belediye başkanı görevden alınmış ve bu belediyelere el konulmuştu. Başta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş-Başkanı Gültan Kışanak olmak üzere 66 belediye eş-başkanı ile yüzlerce belediye ve il genel meclis üyeleri tutuklanmıştı. Yine 31 Mart 2019 tarihindeki yerel seçimlerinin ardından belediyeleri kazanan 6 HDP’li belediye başkanı adaylarına mazbataları verilmemiştir. Mazbataları verilmeyen HDP’li başkanlar yerine onlardan sonra en çok oyu alan AKP’li adayları belediye başkanı yapılmıştır. İçişleri Bakanlığı tarafından alınmış bu karar, halkın seçme ve seçilme hakkının doğrudan yok sayılmasıdır. Açıklamada yer alan ve ileri sürülen gerekçelere bakıldığında; karar hukuki dayanaktan yoksun; toplumsal adalet ve vicdanı derinden yaralayıcıdır. Yine bu karara dayanak olarak, Anayasa’nın 127. maddesi ile 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 674 sayılı OHAL KHK’sı ile değiştirilen 45. maddesi ile 47. maddesi gösterilmiştir. Seçimle elde edilemeyeni zor kullanarak elde etme mantığının bir tezahürü olan bu kararın, hukuk ve demokratik değerlerle bağdaşır bir yanı bulunmayıp, halk iradesinin gasp edilmesidir. Halkın/seçmenin iradesine bu kadar fütursuzca müdahale edilmesiyle barış ve demokratikleşme çabalarına çok ağır bir darbe vurulmuştur. Demokrasinin temel şartı seçmen iradesini tanımaktır. Ülkedeki siyasal, sosyal, ekonomik sorunların çözümü için öncelikle insan haklarına saygıyı bir devlet kültürü haline getirmek, barış ve demokrasiyi tesis etmek gerekir. Bizler kentin sivil toplum ve meslek örgütleri olarak, Siyasi iktidarı halkın iradesine yapılan bu müdahaleden vazgeçmeye ve seçilmiş belediye başkanlarını bir an önce göreve iade etmeye, tüm demokrasi güçlerini siyasi iktidarın bu müdahalesine karşı çıkmaya davet ediyoruz. Siyasi iktidarın bu tarz hukuksuz ve antidemokratik uygulamalarına artık son verilmesini talep ediyoruz.”

Açıklamayı yapan STÖ’ler: İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası, Diş Hekimleri Odası, Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilciliği, TMMOB Diyarbakır Bağlı Odalar, KESK Diyarbakır Şubeleri, DİSK Diyarbakır Bölge Temsilciliği, Rosa Kadın Derneği, Kadının Dayanışma Hali Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHU-DER) Diyarbakır Şubesi, Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi (Haber Merkezi)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.