Göz göre göre yok olan tarih: Bırkleyn

Göz göre göre yok olan tarih: Bırkleyn
İnsan yaşadığı yerin körüdür. Defalarca önünden geçtiğimiz, gördüğümüz yerler hakkında en azından eldeki bilgilerden haberdar olmamak birçoğumuz...

İnsan yaşadığı yerin körüdür. Defalarca önünden geçtiğimiz, gördüğümüz yerler hakkında en azından eldeki bilgilerden haberdar olmamak birçoğumuz için geçerlidir sanırım.

Bugün bana bu sözü söyleten deneyimi yazacağım, bir eksikler bütünü olarak Bırkleyn’i. Tabi eldeki bilgilerle.

Bırkleyn Mağaraları, baştan sona tarihinakarken geride bıraktıklarını görebileceğiniz Diyarbakır’ın Lice İlçesi'nin yaklaşık 25 km kuzeyinde bulunan Abalı (Korxa) Köyü sınırları içinde yer alıyor.

Dicle Nehri’ni oluşturan iki koldan biribu mağaralardan çıkıyor. Dere üzerindeki kanyonda yer alan ve halk arasında aynı isimle (Bırkleyn) anılan mağaraların Türkiye Mağaralar Envanterindeki ismi ise “İskender-i Birklin”.

Çayın hemen üstündeki kanyonda yer alan ve tarihi neolitik çağlara dayanan mağaralar hakkında ulaşabildiğim çok fazla bilgi yok maalesef.

Araştırmalardan elde edilen ilk bilgiler, 1862 yılında C. Lehmann-Haupt ve W. Bleck'in 1898-99 yıllarında yaptığı ziyarete dayandırılıyor. Ancak bu araştırma hakkında bilgilere ulaşmakta bu dar zaman diliminde mümkün olmadı.

2004 yılında ise Münih Üniversitesi'nden Dr. AndreasSchachner başkanlığındaki bir ekip tarafından tekrar ziyaret edilen mağaraların ikisinde Assur Dönemi rölyef ve yazıtlarının belgelenmesi çalışmaları yapılmış ve çevredeki tüm arkeolojik kalıntılar incelenmiş.

Dr. Schachner tarafından yapılan yüzey araştırmasında mağaraların Geç Neolitik Çağ'dan itibaren kullanıldığı anlaşılmış.

Kanyonun üzerindeki ilk mağaranın girişinde Asur Krallarına ait kabartmalar ve yazıtlar göze çarpıyor.Dr. Schachner, tarafından çözümlemesi yapılan yazıtlardan I. Tiglatplesar’a ait olanın MÖ. 1114-1076, III. Salmansar’a ait olan yazıtların,  MÖ. 858-824 yıllarına ait olduğunu belirtmiş.

Dr. Schachner’in yaptığı çalışmalarda yazıtların birinde Asur Kralı III.Salmanassar şöyle demektedir: Benim krallığımı seven, benim adımı yücelten büyük tanrılar Assur, Bêl, Sîn, Samas, Adad, Istar. Salmãnu-asarêd (III. Salmanassar), dört cihanın kralı, Asur'un

Kralı, Assur-nãsir-apli'nin (II. Asurasirpal) oğlu, Asur'un Kralı, Tukultî-Ninurta'nın (II.) o¤lu, Asur´un Kralı Nairi Ülkesi (= Van Gölü) denizinden güneşin battığı büyük (denize) (=Akdeniz) hâkim fatihi. HattiÜlkesi'ni tümüyle fethettim. Enzu geçidine girdim. Suhmu, Daiãnu (ve) Urartu Ülkeleri'ni tümüyle fethettim. GilzanuÜlkesi'negeçtim. Gilzanulular’›n vergilerini kabul ettim. Üç kez NairiÜlkesi'negittim. Adımı Dicle´nin kaynağına yazdım.

Mağaralarla ilgili derlediğim bilgiler ise şöyle:

Kanyonun kuzey tarafında; Mağara II'den 50 m kadar yukarıda yer alan 3. Mağara’nın yaklaşık 450-500 m uzunluğunda olduğu, kanyonun kuzey yamacına bakan iki küçük galeri ile başlayan bu mağaranın dar geçit ve çatlaklardan sonra kuzeydoğuya doğru ilerleyerek genişlediği ve daha geniş galerilere açıldığından söz ediliyor.

Diğer mağaraların aksine sarkıt ve dikit açısından gelişmiş olan bu mağaranın giriş galerisinde bulunan Neolitik Hassuna-Samarra çanak çömleği buranın mevsimlik olarak kullanıldığına işaret etmektedir.

Mağaranın düşük ısısı ve nemli oluşu yaşam alanı olarak kullanılması ihtimalini güçleştirse de Demir Çağı çanak çömleği ve bu döneme ait diğer buluntular farklı bir kullanıma işaret etmektedir. Mağara IV Dipni Çayı tünelinin üst kısmındaki yamacın kuzeyinde; kanyonun doğu ucunda yer almaktadır. Çok geniş iki galeriden oluşan mağara geçit ve çatlaklarla Korxa Dağı'nın içlerine doğru devam eder. Çanak çömlek parçalarının yalnızca bu iki büyük galeride bulunmuş olması sadece bu alanlarda yerleşildiğine işaret etmektedir. Kaçak kazı çukurlarından toplanan çanak çömlek parçaları Neolitik Hassuna-Samarra dönemine tarihlenir; bunların yanısıra Demir Çağı ve Ortaçağ malzemesi de vardır.

Mağaraların, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer aldığını ve mağaraların üstündeki sarp kayalıklarda bulunan kale kalıntısının İskender dönemine ait olduğu söyleniyor.

Hem doğal güzelliği hem de tarihi güzelliği ile göz kamaştıran mağaralar, maalesef makul olan sebepleri saymazsak farklı sebeplerle göz ardı edilmiş. İç acıtan bu görüntülerin ortadan kaldırılması için hem Kaymakamlık hem de Belediyeye önemli görevler düşüyor.

Tarihi neolotik çağlara dayanan BırkleynMağaraları’nda bulunan Asur Hükümdarları I. Tiglatplesar ile II. Tiğlatninip'e ait Stel ve kitabeler tarihe ışık tutmayı bekliyor.

Tıpkı Zerzevan Kalesi’nde olduğu gibi arkeologların çalışma yapmasına olanak tanınmalı. Bölgedeki güvenlik sorunu önemli bir handikap ancak aşılması için çalışmalar yapılabilir.

Özellikle mağaralarda kaçak kazılar yapan hazine arayıcıları derinlikleri 10 metreyi bulan çukurlar açmışlar.

Hemen aşağıda akan derenin kenarlarında piknik yapanların geride bıraktığı atıklar kötü görüntüler oluşturuyor.

Lice Belediyesi’nin 2005-2006’da yapmak istediği çevre düzenlemesine “Sit alanı” olmasından kaynaklı izin verilmemiş olması burada temizlik ve benzeri düzenleme çalışması yapılmayacağı anlamına gelmiyor.

En azından, mağaralar ve üst taraftaki kale kalıntıları ile ilgili bilgilendirici tabelalar yapılması, temizlik konusunda uyarıcı tabelalar ve çöp konteynırları bırakılması yasak olmasa gerek.

Tarihi miras olan Bırkleyn Mağaraları ilgisizlik yüzünden yok olmayla yüzyüze.

Kaçak hazine arayıcılarının insafına bırakılan mağaraların içi neredeyse delik deşik edilmiş durumdayken ve dere kaynağında insan kaynaklı tahribatlar söz konusuyken, başta Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü, Kaymakamlık ve Belediye olmak üzere tüm yetkili kurumların başlarını kaldırıp neden bakmadıklarını merak ediyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.