Bir zamanlar Diyarbakır’da eğlence kültürü

Bir zamanlar Diyarbakır’da eğlence kültürü
Diyarbakır’da yemeli içmeli olduğu kadar müziğin de eşlik ettiği yıllar öncesine uzanan eğlence kültürünü okumak ister misiniz? İşte Şahin Kardaş, Xello Beran ve Küpeli Tahir’in bostan ve hüllelerindeki eğlenceler ve çıxarî alanları…

İlknur FİDAN//YENİGÜN HABER – Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Derneği’nin (DKVD) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, kentin eğlence kültürüne dair bilgilere yer verildi.

Paylaşımda şu bilgilere yer verildi:
Diyarbakır Kalesinin eteklerinden On Gözlü Köprüye kadar sıralanan bostanlarda yaz ve bahar akşamlarında çeşitli eğlenceler tertip edilir.
Anlatımlara göre bu eğlencelerin en güzelleri genellikle Şahin Kardaş, Xello Beran ve Küpeli Tahir’ in bostan ve hüllelerinde yapılır.
Çalgılar çalınır, türküler söylenir, halaylar çekilir. Bu eğlencelere Diyarbakır Musikisini icra edenler de katılır ve sabahlara kadar eğlence devam eder. Hülleler arasında gidiş gelişler olur ve hemen hemen her hüllede bu müzikli eğlenceler düzenlenirdi.

diyarbakir-bahce-hevsel-muzik-eglence-2.jpeg

MİSAFİRLERE PAÇA İKRAMI
Bostan eğlencelerinden sonra kalan misafirlere sabahları paça ikram edilir. Akşamdan hazırlanan paça büyük bir kazan içerisinde sabaha kadar ateş üzerinde kaynatılır. Sabah kahvaltı niyetine içilen paça bostan sahipleri arasında bir başka eğlenceye de dönüşmüştür.
Birbirlerinin paça kazanlarını kaçırmayı bir adet haline getiren bostan sahipleri bilhassa misafiri bulunan hüllenin paça kazanlarını kaçırmayı büyük bir eğlence olarak görürler. Amaç bostan sahibini gelen misafirlere karşı mahcup etmektir.
Bu geleneği bilen bostan sahipleri de kaynayan paça kazanının yanına bir nöbetçi bırakmayı adet haline getirir. Bostandan kazan kaçırma asla kavga ve küslüklere sebep olmamış bilakis bostan sahipleri arasında bostan eğlencelerinin uzantısı olan bir geleneğe dönüşmüştür.

BAHAR VE YAZ AYLARINDA ÇİXARÎ'YE GİDİLİRDİ
Diyarbakır Hafızası
’nda bir yazı kaleme alan eğitimci yazar Kenan Özhal ise, eğlencelere dair şunları söyler:

“Bir kale kent olan Diyarbekir, 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar bu özelliğini korudu, halk sur içinde kendini güvende gördü. Yıllar içinde kentin yerleşim alanı sabit kalırken nüfusu değişkenlik gösterdi. Sur içindeki birkaç bahçe ve tarla 1900'lü yılların başından itibaren imara açıldığından büyük evlerin, konakların avluları sağır duvarlarla bölünerek, birden fazla aileye yaşam alanı oldu. Bu sıkışık yaşam tarzı, labirent gibi sokaklar, avlulardaki küçük bahçeler ihtiyaca cevap vermediğinden halk, bahar ve yaz aylarında çixarî'ye, yani farklı piknik alanlarına gitmeyi alışkanlık haline getirdi.

diyarbakir-bahce-hevsel-muzik-eglence-3.jpegÇİXARÎ BAŞLANGIÇ TARİHİ: KOP CEMROSİ
Varlıklı aileler Dicle Vadisi'ndeki, bağlardaki köşklerine ve bağ evlerine, Dicle kenarında bahçe ve bostanları olanlar bu serin bölgelere, böyle imkânları olmayan sade vatandaşlar ise günübirlik Sur dışındaki bahçe ve piknik alanlarına giderdi. Bunun için genellikle "sümbül hava" denilen, bulutların sümbül demetlerini andırdığı günleri tercih ederlerdi. Yağmur ihtimali olmayan, zaman zaman güneşin gölgelendiği bu bulutlu hava çixarî için idealdi.

NİNOVA ORUCU ÖNCESİ İLK PERHİZ GÜNÜ
Diyarbekir'in çixarî başlangıç tarihi, Kop Cemrosi ya da Bekir Ağa Günü de denilen şubat ayının ilk pazartesi günüydü. Şehir için bu önemli günde, okullar tatil edilir, resmî daireler yarım gün çalışırdı. Bu gün aynı zamanda Ortodoks Hıristiyanların Ninova Orucu'na başlamadan önce perhizlerinin ilk günüydü. Hava yağışlı değilse Müslüman, Hıristiyan, herkes ciğer, kavurma gibi çeşitli yemekler pişirip, tepsilerde kadayıf hazırlar, Merdin Kapı dışında Şemsiler mevkiinde toplanırdı. Eğlenceler ikindiye kadar sürerdi.
Sur dışında kentin güneydeki dere bahçelerinin bir bölümünü kapsayan bahçelik alan da aynı nedenle Ben û Sen ismiyle anılıyor. Bu vadi en çok tercih edilen çixarı alanlarındandı.
Dağkapı dışında, adı önce Diyarbakır sonra Ziya Gökalp olan liseyle anılan Lise Caddesi'nin hemen karşı tarafındaki sahaya Cinobaşı denirdi. Bu eski mezarlık alanına daha sonra Erkek Sanat Okulu yapıldı. Burası bahar aylarında gençlerin ve çocukların spor alanıydı. Eskiden daha çok "çır", "üç adım", "taş atma" ve sonraları futbol oynanırdı.
Çuxurlar diye anılan çixarî alanı adını, bölgede eskiden faaliyet gösteren taş ocaklarının bıraktığı çukurlardan alıyor. Burası rüzgâr konumu nedeniyle kentin havadar ve serin bir teneffüs alanı olarak bilinirdi. Genellikle erkeklerin buluşup kebap pişirdiği, kadayıf ve kahki yedikleri bir yerdi. Yine Seyrantepe mevkiinde 4. Murad için yapılan, yıllar içinde harabe haline gelen köşkün arsası da yazın serinliği nedeniyle rağbet gören bir mesire alanıydı.
Kaynak: Diyarbakır Müzik Kültürü ve Celal Güzelses’in TRT Repertuvarındaki Eserlerine Yönelik Tespitler /Onur Küçükuncular/ diyarbakirhafizasi.org Fotoğraflar: DKVD Diyarbakır Kent Arşivi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.