Bîr: Hem bellek, hem kuyu: Kader Kuyusu 2

Toplamda on altı fotoğrafın yorumlanmasıyla açılan bölümler, durağanlık ve gerçekçi yanlarını yavaş yavaş romanın oluşmakta olan hayal ve izlenim ayrıntılarına bırakarak, olgu ile kurmacanın birbirine yaklaştığı bölgeleri daha en başından açığa serer: Bu ara bölgelere giren tarihsel bilgi, monologlarını okuduğumuz Celadet Ali Bedirhan ile anlatıcının seslerinin karşılıklı etkileşimi ve uzun betimlemelerle çizilen bir portreler galerisi, romanın ne kadarının araştırmayla, bilimsel bilgiyle (ve fotoğraflarla) erişilecek bir kesinlik, ne kadarının bu kaynağa yazarın yaklaşımından ibaret olduğunu hem sorgulatır hem de zaman zaman doğallıkla unutturur.

Bir tarihsel roman olarak Kader Kuyusu, romanın yapı taşlarıyla gerçeklerin soğuk yüzünü karşı karşıya getirmenin yollarını araştırır. Az ya da çok Celadet Ali Bedirhan’ın çevresinde, onun bakışlarıyla şekillendikleri için, romanın diğer bütün kişiliklerinde derinlik olmasa da belirgin bir samimiyetin varlığı görülür. Her biri ya çok iyi ya da tarihsel şartların, ilişkilerin izin verdiği ölçüde iyi olmaya çalışan bütün bu karakterler, değişmekte olan dünya düzeninin olduğu kadar bir ailenin (bir Kürt ailesinin) giderek dağılan yapısının da hem aktörleri hem de seyircisi konumundadırlar.

Yazar, tarihsel arka planla karakter psikolojisini fazla iç içe geçirmek istemezcesine, bu kişileri az çok fotoğraflarda ve Celadet Ali Bedirhan’ın belleğinde asılı kalacak kadar iki boyutlu, yer yer yüzeysel ve kolaylıkla algılanabilir çizmeyi tercih etmiştir sanki: Evlenilecek bir amcakızından duygusallıkla bahsedilen kardeşlere, bir ulusun kaderini değiştirecek kültürel, siyasi oluşumlar etrafında toplanan arkadaşlardan destansı kişiliği sürekli vurgulanan bir büyükbabaya kadar, hepsi gelenekler ve kültürel kodlarla tanımlanmaya yatkındırlar.

Özellikle Hawar dergisi ve Hoybun Cemiyeti için çalışan Kürt aydınlarının özverisiyle ideallerinin uzun uzun verildiği, dönemsel siyasi yorumların yapıldığı ve bana kalırsa romanın edebi sahicilik yönünden en zayıf kısımları, tarihsel bilginin (ve daha kötüsü, bir dünya tezinin) neredeyse olduğu gibi tartışıldığı pasajlar, romanın bu yöndeki bütün gayretini bu ikincil kişilerin omuzlarına yüklemiş gibidir. Celadet Ali Bedirhan’ın çoğunlukla içe dönük, tarihsel ve kültürel bir misyon yüklenmiş olsa da duygusallığını yitirmeyen derinlikli bakışı olmasa, etrafındaki bütün bu kişiler bir anda toplumsal figürlere dönüşebilecek durumdadır.

Dergiler çıkaran, Kürt dili ve kültürünü korumak için makaleler yazıp girişimlerde bulunan, aynı zamanda bir roman hayalini kuran Celadet Ali Bedirhan, bütün keskin hatlarıyla çizilen dönemsel Kürt toplum yapısının en öne çıkan, en modern, en ideal kişiliği olarak Kader Kuyusu’nun hem tarihselliğe karşı koyan özgün sesi hem de bir şekilde taşıyıcısı konumunda bulunur:

Kürtçede “bellek” ve “kuyu” anlamlarını aynı anda taşıyan “bîr” kelimesi, romanına da başlık olacağı gibi, Celadet Ali Bedirhan’ın çabasını tarihsel düzlemde yalnızca ileriye değil, derin bir öznellikle geriye, köklere doğru da bir arayışa dönüştürdüğünün işaretidir. Devam Edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi